JustPaste.it
YAŞASIN AMERİKA, YAŞASIN LAİKLİK VE İRAN KÖRLÜĞÜ, KAHROLSUN VEHHABİLER VELEV Kİ TEVHİD EHLİ DE OLSALAR..(!)
Türkiye’de devlet bazı devlet kurumlarında görevli bazı zatlar Muhammed İbn Abdilvehhab (rahimehullah) hareketi ile Işıd’ın savaş siyasetini birbirine karıştırmakla görevlendirilmişler sanki. Bunun en açık misali bir Tika uzmanı Prof.’un, Işıd’ı ve hatalarını M. İbn Abdilvehhab’ın tevhid hareketiyle aynileştirmesidir.
 
Kısaca söylemek gerekirse, yeryüzünde hatadan salim hiçbir kul olmadığı gibi, Müslümanların teşkil ettiği hiçbir bir ilmi ve cihadi hareket de hatadan ve hatta aşırılıktan masum olmamıştır. Siz bütün savaşlarınızda ve bütün yönetim hayatınızda ne kadar Kur’an ve Sünnet üzeresiniz ki Işıd’in Vehhabî bir örgüt ve hareket olduğunu söylüyorsunuz?
 
Haydi, Sufileri, Osmanlıcıları, Irkçıları ve Milliyetçilik hastalığına mübtela olmuşların ve tarikatların M. İbn Abdilvehhab düşmanlığını anladık; peki Tika uzmanlarına ne oluyor da M.İbn Abdilvehhab’ın dinini ve akidesini tanımadan ona dil uzatıyorlar ve Işıd’ın beri olduğumuz ve bizi de bağlamayan tasarruflarından ötürü, devletin balyozuna sap hazırlama mahiyetinde algı ve kurgu oyunlarına soyunuyorlar?
 
Türkiye Cumhuriyeti İslam devleti değildir. Bunu iyice aklınıza yerleştirin ve bu devlet rejimi ve siyasal yapısıyla Tevhid’i karşısına almış ve onunla savaşan bir devlettir.
Osmanlı; saltanatçı ğaflet ve içindeki haninler yüzünden yıkıldı. Osmanlı idaresi hurafeleri meşrulaştıran ve bu sebeple hurafelere iman eden bir halkı türetti ve bu sebeple, tevhid ve Sünnet’ten söz eden olduğunda bu devletin etbaı alim ve zalim kim varsa devletin kulluğuna soyunup M. İbn Abdilvehhab’ı kötülerler oldular.
Bunun tek saiki akide farkı ve Dine ve Rasul’ün Sünneti’ne bakıştır.
 
Türk Din anlayışı teslimiyetçi, Şamanist ve ırkçı bir dairede oluşmuştur. Arap din anlayışı bundan uzak ve temizdir demiyoruz. Ancak. Tevhid akidesi; Sünneti daha önemseyen ve şirk unsurlarına karşı savaş açan bir dini duruştur.
 
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hareketin İmamı ve nebisidir.
Türkiye’de Vehhabilik (!) düşmanlığı; cehaletin, kör ırkçılığın ve cahilane bağnaz kuru mezhepçiliğin bir sonucudur.
 
Türkiye’nin her tarafı puthaneye dönmüş, her yerde türbe yatır ve kubbeli mezarlarla dolu. Bu gelenek; Dinimizin bir Sünneti değil, kafirlerin müşriklerin ve Şamanist dinlere ait bir gelenek veya dini anlayıştır. Bunun İslam dini ve Muhammed’in(sallallahu aleyhi ve sellem) Sünnetiyle ne ilgisi var.
 
Türk Dini, adeta Sünneti ve selef akidesini Arapların dini anlayışı görüyor ve bunun karşısında Şia ve İran’ın düşmanlığını görmezden geliyor ve M. İbn Abdilvehhab’ı da bu vesileyle diline doluyor ve yüzyıllardır bu tevhid imamı alime dil uzatıp ümmeti birbirine düşürüyor ve Şia’nın bu toprakları istilasına çanak tutuyor.
Işıd’in Vehhabi olduğunu yazan Tika uzmanı Beyefendiden bir de İran ve Şia hakkında bir yazı yazmasını beklerdik. İran’a karşı korkaklar ve gebeler. Neden bilmiyoruz? İran Türkiye’de ki kurumların içine sızıyor Tika uzmanları Vehhabicilik üzerine yazılar yazıyorlar.
 
Tevhdi akidesini Vehhabilk olarak adlandırmak; saltanat hastalığı ve İran uşaklığıdır. Şia’nın en büyük karın ağrısı şirk içinde olduklarını söyleyip onların şirklerine karşı savaşan Necd alimlerinin akidesi ve hareketidir.
Eğer Necd alimleri bugün olsalardı yeryüzündeki bütün devletlerin-Suud da dahil- şirk ve küfr devletleri olduğuna fetva verirlerdi Yoksa siz öyle olmadığınızı mı söylüyorsunuz. İmamımmız dediğiniz Ebu Hanife’nin “Dâr” kavramı hakkındaki fıkhını lütfen bir inceleyin bakalım..
 
Eğer bu sözlerime inanmayacak olursanız dikkat edin neden S. Arabistan devleti bugüne kadar, Osmanlı dönemi de dahil M.İbn Abdilvehhab’a küfreden ve hakaret eden Türk alimlerine ve siyasilerine tek keline ile cevap vermemektedir. Bugunkü Suud devleti dün de olduğu gibi, Tevhid ehli alimleri belli bir süreye kadar idare etmek zorunda kaldı, ama bugün bu devlet Batıcı, diktatör ve katı bir Mürcie devleti olarak kaşımızda duruyor.
İran ve Şia’nın İslam akidesi ve İslam beldeleri üzerindeki tahripçi ve yıkıcı savaşını görmeyen Tika uzmanları, nasıl da Vehhabilik uzmanı kesilmişler.
Peki, sizin devletinizin akidesi ve dini nedir ki, kendinizi İslam’ın ve İslama nisbet eden hareketler hakkında söz sahibi görüyorsunuz.
 
Tika uzmanları Işıd’i konuşmadan önce kendi devletlerinin dinini ve haklkının aklakını ve imanını sorgulamalı, bunu yapabilir misiniz? Bugün Vehhabilik diye adlandırdığınız ve Suud’u da hamisi gördüğünüz hareketler, Suud devletinin düşman olduğu hareketlerdir. Çünkü bu hareketler her türlü yanlışlarına ve aşırılılarına rağmen, birer özgürlük ve direniş hareketleridir. Türk halkı bu özgürlüğün ne demek olduğunu tadını ve lezzetini unutmuştur. Diğer Müslüman Miletler de batının ardından yürümekle zillete düşmüş ve özgürlüğün ne demek olduğunu Tevhid ile özgürlüğün arasındaki güçlü ve olmazsa olmaz bağın habersiz olarak yaşamaktalar.
 
Din onların çoğu için körü körüne bir kölelik ve tapınmadan öteye geçmemektedir. Amerika ve batı kör bir İslam ve sağır bir din ve ölü bir bilincin her yere hakim olması için bizimle savaşıyor. Köleler Tevhid ve özgürlük hakkında Müslümanlara ders vermeye kalkışıyorlar.
Türk Müslümanlığı bir acem Müslümanlığına dönüşüyor; bunu da İran Devrimi ve içerdeki misyonları sağlıyor ve Türk devleti bir Şah İsmail devletine dönüşüyor. Kimin eliyle? Sufilerin, tarikatların ve Vehhabilik histerisine kapılmış bazı paranoyakların eliyle.
Türkiye selefileri; ki önemli bir kesimi diyemesek de bazıları besleme bir selefilik sergiliyorlar ve Âl-i Suud’un zihinsel köleleridir.
 
Suud devleti M. İbn Abdilvehhab’a ve onun akidesine hiyanet etmiş bir devlettir. Bu hiyaneti sebebiyle, ABD’nin, İsrail’in, İran’ın, Husilerin ve Lübnan’ın (yani Hizbullah’ın) yanında duruyor. Siz onların kavgasına bakmayınız. Suud, Husileri silahlandırıyor Vehhabiler Ehl-i Sünnet) Yemen’de başa gelmesinler diye. Anladınız mı çok bilmiş uzmanlarımız..?
 
Burada Akit gazetesi dostumuza da şunları hatırlatmak istiyorum . Yıllarca akidemize ve Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)
-saadetli Saadet Partisi’nin kurmaylarını bunu konuda ikna edemediğimiz gibi- ashabına düşman olduklarına sizi bir türlü cehaletiniz sebebiyle inandırmadığımız İran’ın propagandasının esiri oldunuz ve hâlâ da bu alışkanlığını bırakmadınız lütfen bu Vehhabilik çorbasına siz de aşınızı karıştırmayın.
 
Yakında bütün camilerde Işid ve Vehhabilik hutbeleri duyarsak şaşırmayalım. Görün hangi devlet, kimler hakkında dini kullanarak konuşacak?
Bütün bunlar AKP içindeki bazı algı mühendisleri tarafından organize ediliyor. Diyanet ve diğer önemli bazı kurumlar da bu senaryoya iştirak ediyorlar.
 
Müslüman Dernekler ve vakıflar mechul kişiler tafından PKK adına aranıp tehdit ediliyor ama kimse bunun ne demek olduğuna ve üstüne düşen devlet ricali olma sorumluluğunu yerine getirmiyor.
 
PKK Müslümanların silahlanmasına ve memleketin bir kan gölüne dönmesine ve Türkiye’nin de Iraklaşmasına ve Suriyleşmesine çalışırken, Müslüman dernekleri ve vakıfları kendileri savunma mecburiyetinde bırakmak bu oyuna kör kalmaktır.
 
Davudoğlu’nun bu konuda sorumluluğu çok büyüktür başbakan olarak Müslümanların kurumlarına ve Müslümanlara yönelik bu saldırıları görmezden gelirse çok kan akacak ve çok masum insan öldürülecektir bunu aklılarından çıkaramamaları gerekiyor.
Bunun için İstanbul’dan sonra Marmara bölgesinde özellikle Yalova’da olabilecek olanların Hükümet’in sorumluluğu alanına girdiğini bilmek zorundadırlar.
 
Tika uzmanı Hocamız, lütfen bir de İran Şia'nın Ortadoğu’daki (özellikle Türkiye üzerindeki) stratejileri hakkında bir yazı lütfederler mi Müslüman Türk okuyucularına. Biz de bunu birlikte paylaşalım.
Mehmet Emin Akın
20 Ekim 2014 Pazartesi