JustPaste.it
“Şeytanın Boynuzu” Muhammed İbn Abdilvehhab (*) -Rahmetullahi Aleyh- Mi?
Eğer Şeytanın iki boynuzu M. İbn Abdulvehhab olsa idi; Buhari, Müslim ve şarihleri bunun ahir zamandan önce gelecek olan biri olduğuna dair rivayetlerde zikredilen (!) evsafıyla birlikte dair bize bilgi verirlerdi.
 
Hadis’te geçen “karna eş-şeytan” ya da “karnu’ş-şeytan” bu bölgelerde meydana gelecek olan zulüm ve savaşlardır. İsterseniz 17.YY’’dan önceki Necd tarihine bakın; Sıffıyn vakası ve Cemel vakası bu bölgede meydan geldi, yani Arabistan’ın Doğu kesimi ki Medine’nin de doğusu sayılır. Necd kelimesi sözlükte yerden yükse olan tepe veya tepelerdir. Ya da plato demektir.
 
Buhari’deki hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Necd bölgesi için dua etmez. Bunun hikmetini elbette Allah ve Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) daha iyi bilir. Peki, neden etmiyor?
 
Şeytanın boyunuz bir insan ve şahıs ise, Muhammed İbn Abdulvehhab’dan daha zalim-haşa ki ona kâfir ve zalim diyelim- daha kafir insanlar hem Mısır’dan hem Irak’tan ve hem de Türkiyeden ve İrandan çıktı. Irakta sürekli savaşlar, Ali’den bu yana Huseyn’in şehadeti. Moğolların işgali, Safevilerin işgali ve katliamları Saddam’ın zulmü ve katliamları. vs. Sanki Irak hakkında Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dua etmiş de kendi memleketleri olan Necd ki Hicaza komşudur, neden necd’e dua etmez de bugün haline şahid olduğumuz Yemen’e ve Şam’a dua eder.
 
Şam’da, Irak’dta da ve Yemen’de de Müslümanların başına nelerin geldiğini gördük. Peki, hani Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Allah’ım bize Şam’ımızı ve Yemen’mizi bereketlendir demişti? (hîâ ki bununla Rasulullah’în hadisleri ve mucizeleriyle alay etmiş olalım- maksad yanlış mantığı yerle bir etmektir-Ne oldu da Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) dua ettiği beldelerdeki zulüm ne taş üstünde taş koydu ne insan en hayvan bırakması kuru yaş ve ne var ise yakıyor?
 
Suriye’de Müslümanların başına gelen bugüne kadar kimin başına geldi. Muhammed İbn Abdilvehhab türbeleri yıkmış, vallahi doğrusunu yapmış; çünkü bunu Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) emrediyor. Yükseltilmiş türbeleri düzlemiş, vallahi bunu Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) emrediyor. Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine uyan M.İbn Abdilvehhab’ın bunda İmamı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Nasıl oluyor da Sünnete ittiba eden bir alime “şeytanın boynuzu” dersiniz ey Allah’tan korkmazlar ve kullarından utanmazlar?
 
Buhari hadisin lafzı şöyledir:
عَنْ ابْنِ عُمَرَ رضي الله عنهما قَالَ : ( اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَأْمِنَا وفِي يَمَنِنَا . قَالُوا : وَفِي نَجْدِنَا ؟ قَالَ : اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَأْمِنَا وفِي يَمَنِنَا . قَالُوا : وَفِي نَجْدِنَا ؟ قَالَ : هُنَاكَ الزَّلاَزِلُ وَالْفِتَنُ ، وَبِهَا يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَان
“Allahım Şam’ımızı bereketlendir ve Yemen’imizi de bereketlendir. Dediler ki: ya Rasulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Necd’imizi de..Dedi ki: Orada depremler, fitneler olacak oradan şeytanının boynuzu çıkacak.”
(Buhari:1037, Muslim: 2905)
 
Bu hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Yemen’e ve Şam’a dua ediyor. Peki, buna rağmen Nusayrilerin Suriye’de ve Sosyalistlerin Yemen’ de yaptıkları zulüm ne oluyor? Nerde Hadisi misdakiyeti?
 
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Yemen ve Şam ile de bir şahsı ve bazı şahısları kasdetmişse; ki, bunun hadiste açıkça zikredilmesi gerekirdi. Yemen ve Şam deyince belli birisini kasdetmişse onu da bilmemiz gerekmez miydi? Eğer Şam için dua etmişse bunu da bilmemiz gerekmez miydi?
Hasılı, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu boyunuzun kendi ümmeti içinde çıkacağını da söylemiş midir?
 
Bu, hem usul ilim açısından ve hem de hadisin belağatı ve tefsiri açısından mutlak bilinmesi gereken bir durumdur ki Hadisin mucizevî ihbarına iman etmemiz sahih bir delile dayansın!
Dolayısıyla Ali’nin ve Huseyn’in şehadeti bu fitnelerin ve depremlerin evvelidir. Rasulullah kendi damadı ve amcasının oğlu Ali’nin ve torunu Hüseynin bile şehadetine sebep olan katilleri ve asileri açıkça söylememişken nasıl oluyor da Sufiler ve ahmak cahiller bu hadisten Muhammed İbn Abdulvehhab’ın “şeytanın boynuzu” olacağını çıkarıyorlar. Peki, bu aptal sufileri acaba Hulagu, Şah İsmail, Tahmasb, Abbas-ı Evvel ve Abbas-ı Sani’nin kim olduğunu biliyorlar mı? Hatta İbnu’l-Alkamî ve Nasiruddin et-Tusî’yi tanıyorlar mı?
 
Moğolların sonrada Timur’un Iraktaki katliamlarından haberleri var mı?
Aynı fitneler Şam’a da uğramadı mı? Şam da Moğollar tarafından işgal edildi. Timur, Halep’te Hıristiyan ve Yahudi hariç bütün Ehl-i Sünneti kılıçtan geçirdi. Ne oldu Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) mucizevi duaları? Vehhabi (Hanbeli,selefi) düşmanı sapık sufilerin Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Şam’a ve Yemen’e dua edip de necd’li M.İbn Abduılvehhab sebebiyle Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) necd’e dua etmediğine ne dair çıkarımlarının delili nedir?
 
Bu durumda Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sözü doğru çıkmamıştır (!) Çünkü Yemen’e dua ettiği halde Yemen’de yüzyıllar iç savaşlar sürdü. Osmanlı Yemen’den bu savaşlar sebebiyle çıkmak zorunda kaldı. Şam Moğolların, İsmaililerin ve Haçlıların fitnesine uğramadı mı? Peki, buralarda neden şeytanın boynuzunu aramıyor bu sufiler ve mecnunlar?
 
Şimdi bir Necd’e bakalım ve bir de Şam’a bakalım her iki beldenin de resimlerini yan yana getirelim.
Acaba Dua edilen Şam mı harap olmuş ve orada şeytanın boynuz çıkmış, yoksa Necd de mi? Yemen’e bakalım. Türkiye’ye bakalım. Türkiye İslam durumunu siz e anlatmayacağım. Türkiye’de şirk ve küfrden ve sizin de buna razı olup buna boyun eğmenizden söz etmeyeceğim. Sizin, bu rejimin nasıl kölesi olduğunuzdan etmeyeceğim. Bunları sıralamama gerek yok.
 
Türkiye sokaklarında Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabı mı dolaşıyor yoksa İsa’nın Havarileri mi, yoksa Roma’lılar ve Helenler mi? Bunu anlarsınız herhalde.
Rasulullah Necd ile ilgili hadisinin gerçek anlamda kime delalet ettiği mübhemdir. Buradan M.İbn abdilvehhab’ın kastedildiğini söylemek, daha bundan sonra Deccal’in çıkışının da bu bölgeden –Isfehan- ve ya Irak’tan olacağını düşünürsek, Beyda vak’asının ve Mekke’nin işgal edilip Ka’be’nin yıkılacağını haber veren hadisleri de düşünürsek sufilerin bu şeytanı istidlali kendiliğinden şeytanın çöplüğüne atılmış olacaktır.
 
Çünkü hadis hadis âlimlerinin bile tam manasıyla te’vil ve tefsir edemediklerini düşünürsek sufilerin ve İngilizlere gönüllü hizmet eden zavallılar ve belki de yabancı istihbarat teşkilatların eşeği olanlar Muhammed İbn Abdulvehhab’ı “şeytanın boynuz” ilan ediyorlar.
Müslim’deki bir hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) diyor ki: Buhari ve
“Ben fitnenin yerlerini, evlerinizin arasında –Medine’de- yağmurun düştüğü yerler gibi görüyorum” (Buhari:1878, Müslim:2885)
 
Şimdi bu boynuz, acaba Medine mi diyeceğiz?
Şeytanın boynuz Deccal’in fitnesidir. Henüz Necd’de şiddetli siyasi ve askeri depremler olmadı, henüz Beyda’da Ka’be’yi yıkmaya gelen ordular helak olmadı. Bir kişinin kurtulacağı bu müthiş hadiseyi neden şeytanın boynuz olarak göremiyor bu sufiler? Allah akıllarını başlarından almış kinlerinden ve hasedlerinden ölüyorlar ve Şia’nın eşekliğini yapıyorlar.
 
Bu yorumların hepsi Ahmed İbn Zeyn ed- Dahlan denen sufinin (Mekke Kadısı: 1816-1886) iftiralarıdır aslı Şia’dan alınmadır. Acaba Şiilerin iftiralarına eşeklik edenler; Şiilerin nasıl bir fitne olduğunu biliyorlar mı? ABD ve müttefiklerinin Irak’ı işgallerini şeytanın boynuzu olduğunu neden söylemiyorlar? Çünkü bu iftiraları onları ellerine tutuşturanlar; Şiiler ve müttefiklerinin ajanları da onun için.
 
İbn Hibban’ın “tahrîc” ettiği bir hadiste:
Abdullah İbn Ömer rivayet ediyor:
“..Sonra Rasulullah’ı Meşrike doğru elini uzatıp Fitne işte bu tarafadır fitne işte bu taraftadır, şeytanın boynuzunun çıkacağı yerde”
(İbn Hibban: c.15/24)
 
Ebu Hatim er-Razî; “meşrik”in Bahreyn olduğu”nu söylemiştir.
Şimdi tam Karmatilerden söz etmenin zamanı geldi. Karmatileri sufiler bilir mi nereden bilsinler ki!
Onlar var yok ezberleri Vehhabiliktir. Vehhabi, ve Hanbelî Selefî düşmanlığı onlara yakında sahabeye küfreden Rafızilerin ardında namaz kıldırtacaktır.
Onların birçoğu, cehalet akademilerinden dalalet diplomasını alıp şeytanın memuru olmuşlar ve Ümmet-i Muhammedi (sallallahu aleyhi ve sellem) saptırmak için şirki açık eden bütün âlimlere savaş ilan etmişler. Asıl şeytanın boynuzunun bir kısmı da onlardır.
 
Salim İbn Abdillah’ın hadisinde:
“ Ey Iraklılar, ben size küçük olan günahları ve büyük günahlara da çabucak binişiniz sormayacağım. Ben Abdullah İbn Ömer’i şöyle derken işittim:
Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) duydum dedi ki: “Fitne (elif lam )-ile- işte şuradan gelecek dedi ve eliyle Meşrike doğru işaret etti. Orası şeytanın iki boynuzunun çıkacağı yerdir. O gün siz birbirinizin boynunu vuracaksınız.”
(Müslim:2905)
 
İbn Hacer şerhinde (c.13,s.47)
“Müslümanlar arasındaki ilk fitnenin bu tarafta cereyan ettiğini” söyler.
el-Hattabî; Medine’nin Necdi’nin Irak çölleri olduğunu söyler.
Mahmud Şükri el-Alûsî de Irak’ın bütün fitnelerin vatanı olduğunu söylemiştir.
Buhari ve Müslim’deki deki bir hadiste; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) güneşin şeytanın iki boynuzu arasından doğduğunu “söylemiştir.
(Buhari:3273,Müslim:612)
(*) (M.1703-1792)
 
Mehmet Emin Akın
04.09.2015 Cuma, 23:23