Zorlu pazarlık
Aykan SEVER yazdı —
20 Ağustos 2025 Çarşamba - 08:30
- Trump, "ateşkes"ten söz ederken şimdi kalıcı barış sözünü daha fazla telaffuz ediyor. Ukrayna'nın NATO üyesi olamayacağını açıkça ifade etti. Buna karşılık Rusya'nın NATO'nun 5. maddesine benzer bir güvenceyi Ukrayna için kabul ettiği Amerikan yönetimince dile getirildi.
3. Dünya Savaşı'nın Ukrayna cephesinde taraflar arası pazarlık giderek kızışıyor. Trump yönetimi bu kez Rusya'ya dönük tavizler içerse de sonuç alma olasılığını daha fazla zorluyor. Şu ya da bu vadede Kiev ve Moskova arasında bir "barış" anlaşması gündeme gelirse bu durum kaçınılmaz olarak postmodern karakterli yeniden paylaşım savaşının seyrini Washington lehine daha fazla değiştirecektir. Kuşkusuz böyle bir durumda sürecin Rusya'nın istediği gibi ilerlemesinin de önemli bir payı olacaktır. Avrupa'nın ise siyasal gücü giderek daha fazla daralacaktır.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Trump-Putin görüşmesi basına yansıdığı kadarıyla bir önceki yazıda değindiğimiz çerçevede yani toprak vererek bunun karşılığında Rusya'dan belli güvenlik garantileri almayı içeren bir kapsamda gerçekleşti. Ayrıca Trump, Putin'le görüşme öncesi "ateşkes"ten söz ederken şimdi kalıcı barış sözünü daha fazla telaffuz ediyor. İlaveten Ukrayna'nın NATO üyesi olamayacağını açıkça ifade etti. Bunlara karşılık Rusya'nın NATO'nun 5. maddesine benzer bir güvenceyi Ukrayna için kabul ettiği Amerikan yönetimince dile getirildi. Ancak bütün bunların Avrupa ülkeleri ve Ukrayna yönetimi tarafından hoşnutlukla karşılanmadığı ise açık olan bir gerçek. Bu nedenle Zelenski, Avrupa'nın önde gelen liderleri eşliğinde zorlu bir pazarlık için Pazartesi günü ABD'ye gitti. Bu kez yalnız olmak ve hırpalanmak istememenin yanı sıra Batılı ülkelerin de doğrudan pazarlığa dahil olmasına ihtiyacı vardı.
Avrupa öncelikle ABD'nin Ukrayna'nın geleceğiyle ilgili güvenlik garantisi vermesini istiyor. Trump yönetiminin bu başlıktaki açıklamaları belirsizlikler içeriyor. Rusya'ya toprak verme meselesi de Avrupa için sorun ancak şimdiden Trump, özellikle "Kırım'ı unutun" diyerek bu olasılığın güçlü olduğunun altını çizdi. "Uluslararası sınırların güç kullanılarak değiştirilmemesi" gerektiği belirlemesi Batılı politikacılarca Ukrayna örneğinde sıkça kullanılan bir ifade ancak bu durum Savaş ve yarattığı gerçekler karşısında sadece bir söz olarak kalıyor. İşlevi yok. Ayrıca çifte standart özelliği taşıyan bir yaklaşım. Mesela İsrail'in Filistin, Lübnan ve Suriye'ye dönük politikaları karşısında adeta dilsizleşilmesi bütün bu retoriğin anlamını kaybettiriyor. Keza aynı durum TC'nin işgalci politikaları için de geçerli.
Trump, Pazartesi günü Zelenski ve Avrupalı liderle yaptığı görüşme sonrası barış için ilerleme kaydettiklerini Putin'le konuşacağını söyledi. Zelenski'nin de katılacağı üçlü bir görüşme yapılırsa savaşın son erme ihtimalinin artacağını da ekledi. Sonrası Putin'le görüşme yaptı. Kısaca eskisine nazaran Ukrayna Savaşı'nda bir "son"a yaklaştığımız söylenebilir ancak ne zaman, nasıl henüz bilmiyoruz.
Trump rejimi 3. Dünya Savaşı ekseninde kendine göre bir gerçeklik yaratıyor, onu biçimlendiriyor. Örneğin, bir dönem önce "savaş suçlusu" olan Putin şimdi ortağa dönüşüyor. Dünyanın bütünün bu mantığa uyum sağlaması beklenemez ancak tanrısı savaş olan bu yeni güç dininin başkalarını ikna gibi bir derdi olmadığı ise açık olan gerçek. Adeta düşünmeyi unutmamızı istedikleri zamanlardan geçiyoruz ancak başaramayacaklar.
