Hüseyin Akyıldız, Metin Akyıldız, İrfan Akyıldız
- Tarih 25 Ocak 1993. Hava puslu, her yer buz tutmuş, soğuk kenti esir almış. Yer Batman. Tekin olmayan zamanlar... Herkesin arkasını kollayarak yürümek zorunda olduğu zamanlar. Metin, Hüseyin, Übeyit Akyıldız kardeşler ile yeğenleri İrfan ve 6 yaşındaki İpek, o gün olacaklardan habersiz kentin sokaklarına çıkar...
- Übeyit, anlatıyor: "İrfan birini, Hüseyin birini tutuyor. Metin bana doğru koşuyor. 3 tetikçi birden saldırı yapıyor. Biri İrfan'a, biri Hüseyin'e, biri de 2 silahla Metin'e ve arabama sıkıyor. O sırada İpek'in üstüne atladım. Ayakkabımın içine sıcak bir suyun aktığını hissettim. İşte o an yaralandığımı anladım."
- Übeyit ve kardeşi Metin Diyarbakır Devlet hastanesine kaldırılır. O dönemki başhekimi Übeyit'in yanına gelir ve onun hastaneden çıkarılmasına engel olur. Aynı başhekimin yanında JİTEM'in bir numarası Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım vardır. Ve kendisini polis olarak tanıtıp Übeyit'in ifadesini alır.
GÜLCAN DERELİ
Tarih 25 Ocak 1993. Hava puslu, her yer buz tutmuş, soğuk kenti esir almış. Yer Batman. Tekin olmayan zamanlar... İşte böyle bir günde Metin, Hüseyin, Übeyit Akyıldız kardeşler ile yeğenleri İrfan ve 6 yaşındaki İpek'le sabah saat 10-11 sularında evden çıkar. İrfan yıllar sonra Batman'a gelmiştir. Çünkü 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ailesi zorunlu göçten nasibi almış, daha 7 yaşındayken Mersin'e göç etmiştir. İrfan o yüzden özlem duyduğu Batman sokaklarında gezmek istiyordur. Yaşıtları olan amcaları Metin ve Hüseyin ile yürümeyi seçer. Übeyit ise küçük İpek arabayla gezmeyi sevdiği için onunla yoluna araçla devam eder. Akşam yemeği için kasaptan alışveriş yapmayı sonrasında eve dönmeyi planlıyordur. O sırada kardeşleri ve yeğeni gözden kaybolana kadar izler. Çünkü o dönem Batman'da herkes arkasını kollayarak yürümek zorundadır.
3 tetikçi birden saldırıyor
Übeyit, kardeşleri ve yeğeni gözden kaybolunca o sırada caddenin köşesinde 3 yabancı kişiyi fark eder. Çünkü Batman'da herkes herkesi tanır yabancılar hemen fark edilir, şüphelenir. O sırada hemen ileride kardeşleri ve yeğenini görür. Aracıyla onlara yaklaşır ve onları araçla bırakmak istediğini söyler. Ancak kardeşleri, ısrarla sen alışverişini yap biz servisle (doluş) gideceğiz, der.
Übeyit hemen az ileride olan kasabın önüne aracını park eder. Aklında o 3 yabancı kalmıştır. Hava çok soğuk olduğu için camları kapalıdır. Dışarıda olup biteni tam anlamıyla duyamaz. O anda derinden silah seslerini duyar. Aracın camları kapalı olduğu için sesin uzak mesafede geldiğini sanır. Oysa patlayan silahlar hemen yanı başındadır. Tam o anda dönüp baktığında kardeşi Metin ona doğru koşuyordur. O anları Übeyit'ten dinliyoruz: "İrfan birini, Hüseyin birini tutuyor. Metin bana doğru koşuyor. 3 tetikçi birden saldırı yapıyor. Biri İrfan'a, biri Hüseyin'e, biri de 2 silahla Metin'e ve arabama sıkıyor. Metin'in bana doğru koştuğunu görünce arka kapıyı açmaya çalıştım. Ancak bir türlü kapıyı açamadım."
O bir iki saniyede...
Kapıyı açmak isterken aracına kurşunlar isabet etmesiyle kendini İpek'in üstüne atar Übeyit. Panikten bir türlü kapıyı açamaz. İpek'i koltuk boşluğuna koyarak üzerine kapaklanır. O sırada kurşunlar yağmaya devam eder. Übeyit, anlatmaya devam ediyor: "O sırada İpek'in üstüne atladım, zaten vurulacağız dedim. Onu arabanın koltuk boşluğa koydum. Öldürüleceğimi düşünüyorum zaten. Arabama 12 kurşun isabet ediyor. O anda ne hissettin diye soracak olursan, bütün çocukluğum gözümün önünden öyle bir film şeridi derler ya öyle gözümün önünden geçti. Bir ya da iki saniyelik o süreç bütün çocukluğum gözümün önünden geçti."
Kardeşim karnından vurulmuştu
Übeyit, çocukluğunun bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmesinden saniyeler sonra kendine gelir. Silah seslerinin ardından müthiş bir sessizlik hakim olur. Sanki o an Batman terk edilmiş bir kente dönüşür. Übeyit, yaşadıklarını anlatmaya şöyle devam ediyor: "Birkaç saniyede kendime geldiğimde etraf sessizdi, kalktım ama ortalıkta kimse yoktu. O kadar büyük bir sessizlik vardı ki... Ne feryadım duyuluyor ne imdadım, hiçbir şey yok. Saat gündüz ortası 11 ama ortalıkta kimse yok. İpek'e baktım, ona bir şey olmadığını görünce arabadan dışarı çıkmaya çalıştım. Arabanın kapısını açtım ayağımı yere atınca burkuldu. Ayakkabımın içine sıcak bir suyun aktığını hissettim. İşte o an yaralandığımı anladım. Kaç kurşun yediğimi bilmiyorum ama ayağımın tutmadığını hissediyorum. Arabanın üst kısmını tutarak sürüne sürüne arka kısımda olan Metin'in yanına kadar ulaştım. Metin yaralı hemen arabanın yanına düşmüş. Tam sırtının orta yerine bir kurşun isabet etmiş. Bağırdım, çağırdım sağa sola gelsenize diye... Herkes bir anda yok olmuştu. Sadece biri kafasını çevirdi. Ona gel bir yardım et yaralıyı arabaya atalım dedim. Bağıra çağıra onu getirdim. O yaralı halimle bile kimse gelmiyor yanımıza. Kardeşimi arabaya beraber çektik. Ona diğer kardeşime ve yeğenime de baksana durumları nedir nefes alıyorlar mı, dedim. Gitti, geldi onların bir şeyi yok, biz çabuk gidelim, dedi. Arabayı o kullandı hastaneye geldik."
İpek'i son anda korudu
Saldırıda araçta bulunan 6 yaşındaki İpek şans eseri dayısı Übeyit'in onu korumak için üzerine kapanmasından dolayı yara almadan kurtulur. Ancak Übeyit'e 5 kurşun isabet etmiştir. Übeyit ve kardeşi Metin Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne kaldırılır. Hastanede büyük bir sessizlik hakimdir. Hızla kan kaybeden Übeyit ve kardeşi Metin ameliyata alınmayı bekler ancak 2 gün boyunca hastanede ameliyata alınmadan bekletilir. Metin daha fazla dayanamaz ve kan kaybından yaşamını yitirir. Übeyit ise hala neden ameliyata alınmadığını sorgular, yanında refakatçi olarak bekleyen iki akrabası vardır. Onlara, bunlar beni öldürecek beni buradan çıkarın, der. Diyarbakır Devlet Hastanesi'nin o dönemki başhekimi Übeyit'in yanına gelir ve onun hastaneden çıkarılmasına engel olur. Aynı başhekimin yanında JİTEM'in bir numarası Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım vardır. Ve kendisini polis olarak tanıtıp Übeyit'in ifadesini alır. Übeyit bu kişinin Yeşil olduğunu 1996 yılında televizyonda görünce öğrenir. 3 gün olur hala ameliyat edilmeyince ailesi Übeyit'i tüm engellemelere rağmen hastaneden çıkarır. Ve başka bir hastanede tedavi edilir. İrfan, Hüseyin ve Metin'in katledildiğini burada öğrenir. Yasını yaraları kanarken tutar.
Mersin'den bir gün önce gelmişti
Übeyit, bir yandan da başına gelecekleri önceden hissetmiştir aslında. Yurtsever bir ailenin çocuğudur, tehditler almaktadır, Batman'da Hizbul-kontra kol gezmektedir. Übeyit devletin baskıların ve tehditlerden dolayı saldırıdan 15-20 gün önce Mersin'e abisinin yanına gider. Ancak annesi, özlemi nedeniyle geri gelmesini ister. Annesine kayıtsız kalamayan Übeyit, bir sonraki gün Batman'a dönmek üzere kardeşi Metin, abisinin oğlu İrfan ve yeğeni Hülya ile yola çıkar. Ancak içi hiç rahat değildir, içini kemiren bir huzursuzluk yaşar. Batman'a 24 Ocak akşam saat 6 sularında varır. Batman'a vardıktan sonra 24 saat geçmeden hissettiği o huzursuzluğunun ağır yaralarıyla karşılaşır.
Batman'da 105 silahlı ve satırlı saldırı
İrfan'a, Metin'e, Hüseyin'e ve Übeyit'e kurşun yağdıran tetikçiler tanıdıktır. O dönem Batman'da tespit edilebilen 105 silahlı ve satırlı saldırılarla 302 Kürt yurtsever katledildi, 28 yurtsever yaralandı. Bu katliamda ve saldırılarda rol alan Hizbul-kontra üyelerinin Metin Coşkun, İsmet Ökmen, Mehmet Selim Özdemir, Mehmet Ali Oğuzhan, Ekrem Yamal, Bilal Taş, Lütfü Sertkaya, Ziver Oğuzhan, Ekrem Başar, Ahmet Şahin, Ahmet Durmaz, Cafer Selçuk, Ramazan Kalkan ve Mustafa Ozan oldukları tespit edildi. Hizbul-kontra üyeleri 26 Mayıs 2022 tarihinde serbest bırakıldı. İrfan, Metin, Hüseyin ve Übeyit'e saldıran Hizbul-konra üyelerinin Rıfat Demir, Şeyhmus Alev, Selim Alev olduğu tespit edildi ve iddianameye girdi.
Yıllar sonra TV'de
Übeyit biraz daha iyileştikten sonra ifadeye çağrılır. O günü Übeyit'ten dinliyoruz: "Bu kişilere denk geldiğimi, yabancı olduğunu fark edince dönüp baktığımı söyledim. Bunu polise anlattım. Robot resimleri çizildi. 96'da Susurluk'tan sonra biraz rahatlama gelişti. 98'de bir takım şeyler açığa çıkınca sonra işte 2000 yılında İstanbul'da bir olay gerçekleşti. Trafik polislerine yönelik bir saldırı gerçekleşiyor. Bu saldırının içerisinde Rıfat Demir diye biri var. Rıfat Demir Batman'da birçok cinayette ismi olan kilit bir tetikçi. Şimdi bu tetikçi o polis saldırısında alınıyor. Polisler öldürülmüş orda bu yüzden üstünde çok fazla duruluyor. Kendi ifadelerinde Batman'da tetikçilik yaptığını söylüyor ve bütün cinayetleri itiraf ediyor. İddianamede bunlar var zaten. Bize saldıran diğer 2 kişi baba-oğul. Kızıltepeli ama 90'lı yıllarda Batman'a getirilmiş tetikçiler Şehmuz Alev ve Selim Alev. Biz tabi sonradan çözdük, mahkeme süreci başladı. Mahkemede Rıfat Demir'le görüşmek istiyorum beni onla görüştürün asıl tetikçi o Batman'da onlarca cinayeti olan odur dedim. Avukatım aracılığıyla da defalarca talepte bulunmama rağmen mahkeme onu benim karşıma çıkarmadı."
Dava ise hala devam ediyor. Ve bu tetikçiler şimdi Hüdapar'da serbestçe siyaset yapıyor.
* * *
Devletin Hizbul-Kontra itirafları
- Özel Harp Dairesi Başkanı Teoman Koman: "Hizbullah PKK’ye karşı kendini koruyan dini inançları kuvvetli vatandaşlar."
- TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'na konuşan Dönemin Batman Emniyet Müdürü Öztürk Şimşek ve Vali Vekili Mustafa Ali Örnek: “Hizbullahçılar, bir dönem askerden yardım gördüler. Buradaki bazı askeri birliklerde silahlı eğitim yaptılar, lojistik destek gördüler."
- Batman Valisi Salih Şarman'ın gizli ödenekle Başbakan Tansu Çiller’den aldığı parayla temin ettiği takarof ve makarov marka silahlarla Hizbul-Kontra tetikçilerini donattığı ortaya çıktı. Batman’da Hizb-i Kontra’nın işlediği cinayetlerin yüzde 99’unun bu tip silahlarla işlenmesi, silahların buraya aktarıldığının da açık kanıtı.
- Emekli Albay Arif Doğan: “JİTEM’i kurdum da hata mı ettim. Hizbulkontra’yı da ben kurdum. Hüseyin Velioğlu’nun ilk kurduğu teşkilatı ben kurdurttum."
- T.B.M.M. Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Milletvekili Mehmet Elkatmış: “Hizbullah, PKK’ye karşı devletin kurdurduğu, beslediği, büyüttüğü bir örgüttür.”
- OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu: “JİTEM, MİT ve Emniyet’in Hizbullah’la o dönem istihbarat alışverişi yapması gayet doğal bir durum.”
- 53 ve 55. Hükümette Devlet Bakanlığı yapan Eyüp Aşık: “Güneydoğu’da terörle mücadelede devletin en etkili üç silahı vardı. Özel tim, koruculuk ve Hizbullah.”
- OHAL Valisi Ünal Erkan: “PKK çökertilmedikçe, Hizbullah tipi militan örgütleri çözmeye yönelik niyetli değiliz”.
- İçişleri Bakanı İsmet Sezgin: “Hizbullah, PKK’ye karşı örgütlendirildi”.
- Batman Emniyet Müdürü Öztürk Şimşek: “Hizbullah’ın üzerine nasıl gidelim? Karargâhları JİTEM binasının yanındadır."