JustPaste.it

Usame Bin Laden’in Amerikan Halkı’na Konuşması / Ekim 2004

 

Usame Bin Laden’in Amerika Başkanlık Seçimlerinden Önce Amerikan Halkı’na Konuşması
(Usame’nin Yayınlanan En Son Konuşması, Ekim 2004 Ramazan Ayı)

Ey Amerikan Halkı...Bir daha Menhaten‟da ve diğerlerinde yaşananların başınıza tekrar gelmemesi için size savaştan, sebeplerinden ve sonuçlarından konuşacağım...Güvenlik, insan hayatının önemli rükünlerinden bir tanesidir ve Bush‟un bizim hakkımızdaki „özgürlükten nefret ediyorlar‟ iddialarının aksine, özgür kimseler güvenlikleri hususunda asla ödün vermezler. Ve kesinlikle bizi biliyorlar ki, onların vurduğu gbi vuruyoruz. Bilindiği gibi hürriyeti sevmeyen insanlar, o 19 kişinin (Allah onlara rahmet eylesin) taşıdığı gibi bir ruh taşımazlar. Sizi öldürüyoruz çünkü biz özgürüz. Haksızlık altında uyumuyoruz. Ümmetimize özgürlüğünü geri döndürmek istiyoruz ve bizim güvenliğimizi yok ettiğiniz gibi biz de sizin güvenliğinizi yok ediyoruz. Ancak ben sizlere şaşkınlık içinde bakıyorum, 11 Eylül olaylarının üzerinden tam 4 yıl geçmesine karşın Bush, sizin hayatınızı karıştırmaya, sizleri yanlış yola sürüklemeye ve gerçek sebepleri sizden saklamaya devam ediyor. Ve o olayların meydana gelmesine sebep olan durumlar hala vardır. Sizlere o olayların ardındaki sebeplerden bahsedeceğim, bu kararın alındığı anlardan size bahsedeceğim ki, düşünesiniz..Sizlere diyorum ki; ikiz kuleleri vurmak Allah biliyor, hiç aklımıza gelmiyordu. Ta ki, ölçü taştı, zulmü, Amerikan-İsrail ittifakının Filistin‟de, Lübnan‟da ehlimize yaptığı haksızlıkları gördük zihnimde bu olay şekillenmeye başladı. 1982 yılında Lübnan‟da meydana gelen olaylar ise, bende büyük tesir yarattı. Amerikan 6. Filosu, İsrailliler‟e Lübnan‟ı vurma izni vermişti. Amerikan 3. filosunun da yardımıyla bombardıman başladı, birçok kişi öldürüldü, birçokları yaralandı, kalanları birbirlerinden ayrı düştüler. Bu etkileyici görüntüleri hala hatırlıyorum. Kanlar, kötürüm olanlar, çocukların, kadınların cesetleri her tarafa yayılmıştı. Evler içlerindekilerle yerle bir olmuş, kuleler toprağa dönüşmüştü. Bombalar yağmur gibi, rahmetsizce evlerimize dökülüyordu. Manzara bir çocuğu yiyen timsah manzarası gibiydi. Çığlıktan başka bir ses yoktu. Ve la havle ve la kuvvete illa billah. Timsah silahtan başka bir diyalog şeklinden anlar mı? Tüm dünya bu olanları, görüyor, işitiyor ancak ötesinde birşey yapmıyordu. O sıralarad içimde tarif edemeyeceğim duygular oluştu. Ancak bu olay bende, zulmü, şiddetle reddetme ve kuvvetli şekilde zalimlere karşı onları cezalandırma şuuru uyandırdı.

Lübnan‟daki yıkık kulelere baktığımda zihnimde zalimi, bize yaptığının aynısıyla karşılık verme ve Amerika‟daki kuleleri yıkarak, bize tattırdıklarının aynısını onlara tattırma ve böylece onları çocuklarımızla kadınlarımızı katletmekten alıkoyma fikri alevlendi. Ve o günler, Amerika‟nın kanunlarının, demokrasi ve hürriyet adı altında masum çocukları ve kadınları öldürmeye dayandığını, bizlere kanıtladı. Baba Bush‟un yaptığı gibi, insanlık tarihinin (Irak‟ta ambargo sebebiyle milyonlarca insan ve çocuk öldü) gördüğü en büyük toplu çocuk katliamından şikayetçi olacaksın, oğul Bush‟un yaptığı gibi, milyonlarca çocuğun üzerine Irak‟ta eski işbirlikçisini azledip yerine yenisini getirmek için bomba yağdırmasından, Irak‟ın petrolüne el koymasından ve diğer rezilliklerinden şikayetçi olacaksın, buna karşı direneceksin ve adın terörist, adın gerici olacak. Bu ve bunun gibi manzaraların neticesinde, bu korkunç zulme karşılık olarak, 11 Eylül olayları meydana geldi. Bir adamı hanımını koruduğu için azarlayabilir misiniz? Bir insanın kendisini savunmasını, zalime aynı şekilde karşılık vermesini terör olarak, ayıplanacak bir hal olarak görebilir misiniz? Eğer gerçek böyle ise, bundan kaçış yolumuz yoktur. İşte bu, size sözle ve amelle bildirmek istediğimiz mesajdır. 11 Eylül‟den seneler önce, Time Dergisi‟nden Skot ile 1996 yılında, 1997 yılında CNN‟den Peter Arnett ile, sonra 1998 yılında John Vetr ile ardından Nairobi‟de, Tanzanya‟da, Aden‟de AbdulBari Etwan ile, sizin milletinizden son olarak da tarafsız olarak nitelendirdiğiniz Robert Fesk ile görüşmelerimi dikkatle inceleyin isterseniz. Hürriyet iddiacısı Beyaz Saray ve ona boyun eğmiş kanallar, gidipte Bush‟la, size karşı savaşımızın sebeplerinden ne anladığı hususunda görüşme yapabilirler mi? Bu sebeplerden sakınırsanız, doğru yoldasınız demektir ve Amerika, 11 Eylül‟den önceki güvenliğine kavuşur. Sonuçları Açısından; Allahu Teala‟nın lütfuyla, çok olumlu ve büyük sonuçları oldu. Tüm ölçüleri ve umulanı aştı. Bunun ise sebepleri çok fazladır. En önemlileri;
Bizler, Bush ve İdaresi ile nasıl muamele edeceğimiz hususunda fazla zorluk çekmiyoruz. Çünkü, ülkelerimize hükmeden, yarısı asker, diğer yarısı kral ailesinden, başkanlardan oluşan rejimlerle aralarında benzerlik bulunuyor. Onlarla uzun bir tecrübe geçmişimiz bulunuyor. İki sınıfta da kibir, büyüklenme, baskı,


malları haksız yere alma vasıfları bulunuyor. Bu benzerlik, baba Bush‟un, bölgeyi ziyaret ettiğinden bu yana ortaya çıkmıştır. Ve bu ziyaretler esnasında, bizim kavmimizden bazıları, Amerika‟ya hayranlıkla bakıyor, krallık ve askeri düzenin ülkelermizde onlarca sene kalmasına etki etmesini arzuluyorlardı. Öyle ki ümmetin mallarını hesapsız ve gözetlenmeden bu görevleri sırasında kullansınlar...ve hürriyetlerin kısıtlanması, baskıcı anlayış, „Teröre Karşı Savaş‟ adı altında, vatan kanunu ismini verdikleri kanunlarla oğluna geçti. Baba Bush, oğluna sahtekarlık tecrübelerini geçirmeyi de bu sahtekarlık tecrübelerini sıkıştığı durumlarda kullanmak üzere Florida‟ya götürmeyi de unutmadı. Geçmişte tüm hatırlattıklarımız; bu yönetimi kışkırtmamız ve ikna etmek için iki mücahidi „El-Kaide‟ yazılı bir bez parçasını yükeltmek için en uzak doğuya göndermemiz yeterlidir. Generalleri, kayda değer bir şey yapmadan, Amerika‟yı beşeri, mali, siyasi açılardan hasara uğratacak şekilde –bazı özel şirketleri hariç- süratle oraya çekebiliriz. Buna ek olarak gerilla savaşlarında, vur -kaç savaşlarında, büyük , zalim ordulara karşı tecrübeliyiz. Mücahitlerle beraber, Rusya‟ya karşı 10 sene vur-kaç savaşı sürdürdük. Allah‟ın izniyle sonunda da başarısız kalarak, yenilmiş vaziyette geri çekilmek zorunda kaldılar. Allah‟a hamd ve minnet olsun. Biz bu siyaseti, Allah‟ın izniyle, Amerika‟yı yenilgiye uğratana kadar da uygulayacağız. „Bu, Allah‟a zor gelmez‟. Her kim, El-Kaide‟nin Beyaz Saray‟a karşı zafer kazandığını ya da Beyaz Saray‟ın bu savaşı kaybettiğini söylüyorsa, bu söz tam bir dikkatle söylenmiş söz değildir. çünkü sonuçlara bakarsak, El-Kaide‟nin bu kazançların kazanılmasında tek sebep olmadığını görürüz. Beyaz Saray, kendisi silah, petrol, yapı şirketlerini çalıştırmak için savaş cephelerini açmıştır. Tüm bunlar, El-Kaide‟nin bu devasa sonuçları elde etmesini sağladı. Aynı şekilde bazı analistler ve diplomatlar, bizim ve Beyaz Saray‟ın aynı takımda oynayan ve Amerika‟nın ekonomisini vurmayı hedefleyen oyuncular olduğumuzu söylüyorlar. İngiliz bir diplomatın, Meliki Enstitüsü‟nde Uluslararası Durumlar hususunda verdiği konferansında bahsettiği gibi niyetler farklı bile olsa aynı hedefi vuruyoruz.
Örnek: El-Kaide olayda 500 bin dolar harcadı. Bu esnada Amerika‟ya olayda ve propogandalarında 500 milyar dolar zarar verdi. Bu da El-Kaide‟nin harcadığı her bir doların, Allahu


Teala‟nın izniyle 1 milyon dolar zararlarına sebep olduğunu gösteriyor. Buna ek olarak korkunç sayıda çalışanını kaybetti. Mali bütçe açığı ise, feleki, kıyasi rakamlara göre 1 trilyon doları aştı. Amerika İçin En Tehlikeli ve En Acı Olan Şey: Mücahitler sonunda Bush‟u, Irak‟ta ve Afganistan‟daki Amerikan askerlerinin ölü sayısını saklamaya zorladılar. Bu da Allah‟ın izniyle istinzaf planının ne kadar başarıya ulaştığını, Amerika‟yı iflasa sürüklediğini göstermektedir. Evet, bu El-kaide‟nin kazandığını açıklıyor. Ancak Bush idaresinin de kazandığını başta belirtmek gerekir. Çünkü Halliburton gibi Bush ve idaresi ile bağlantısı olan büyük şirketler, bu sayede büyük antlaşmalar yaptılar. Gerçek kaybedenler ise sizlersiniz; Amerikan halkı ve ekonomisi. Biz, (Allah rahmet eylesin) Genel Sekreter Muhammed Ata ile olayların, Bush ve yönetiminin ilgisini çekmeden önce, 20 dakika içerisinde gerçekleşmesi hususunda anlaştık. Ve Amerikan Silahlı Kuvvetleri‟nin 50 bin vatandaşını, ikiz kulelerde, en çok yardıma ihtiyaç duyduları bir vakitte, bu büyük olay başlarına gelirken yalnız bırakacağı hiç aklımıza gelmedi. Çünkü o esnada Bush, kızının keçisi ile meşguldü. Çünkü kızının keçisinin süsmesi, uçakların çarpmasından daha önemliydi. Bu da bize operasyonları gerçekleştirmek için istediğimizin 3 katı zaman kazandırdı. Allah‟a hamd olsun. Ve bildiğiniz gibi, Amerikalı düşünürler ve akıl sahipleri, Bush‟u daha önceden uyararak ona şöyle dediler: toplu imha silahlarının bulunup bulunmadığı hususunda girişeceğin teftişte tüm dünya ülkeleri senin yanında ancak Amerika‟nın çıkarları bu savaşa girmemen yönündedir. Bu savaşın bir mazereti de yoktur, sonu da belli değildir.‟ Ancak Bush sonuçta basiretini kaybetti, özel çıkarlarını, Amerika‟nın çıkarlarının önüne koydu. Sonuç; savaş ve yığınla ölü. Amerika‟nın ekonomisi sarsıldı. Size şunu söylüyorum: bizim ehlimizden 15 binden fazlası öldü, onbinlercesi yaralandı. Sizden de binden fazlası öldü ve onbinlercesi yaralandı. İki taraftan hasıl olan, Bush‟un ellerini yıkadığı tüm bu ölüler, Bush‟un petrol çıkarına, özel şirketlerini çalıştırma çıkarına hizmet ediyor. Sizden İsteğim Basit; Her yapılanın karşılığının görüleceğini hatırlayın. Ve son olarak;

Bilin ki, hakka dönmek, batıl içinde sürüklenip gitmekten daha hayırlıdır. Akıllı olan, güvenliğini, malını, evladını beyaz Saray‟ın yalancılarının israf etmelerine fırsat vermez. Güvenliğiniz, Bush, Kery ya da El-Kaide‟nin elinde değildir..Güvenliğiniz, sizin elinizdedir. Bizim güvenliğimize dokunmayan, güvendedir. Allah bizim velimizdir oysa sizin veliniz yoktur. Ve Selam hidayete uyanlara olsun.