Bilal ve Garibe Gezer
- Garibe Gezer, cezaevinde işkence ile katledildi, kimse yargılanmadı. 6-8 Ekim 2014 Kobanê eylemleri sırasında ağabeyi Bilal Gezer katledildi. Diğer ağabeyi Mehmet Emin Gezer, polisin kurşunlarıyla felç bırakıldı. Garibe’nin ablası Asya Gezer devletin bir aileyi nasıl yok ettiğini anlattı:
- Hem Garibe'nin hem de Bilal Gezer'in faillerin yargılanması için mücadeleden vazgeçmeyeceklerine işaret eden Asya Gezer, "Kaç defa savcılığa gittik. En az 5-6 savcı değişti" diyor. Mehmet Emin Gezer ise, "Karakolun her köşesinde kamera var. Ama bir tanesi bile çalışmıyor. Bunların hepsinin kayıtları sildiler" diyor.
GÜLCAN DERELİ
Bilal... Bilal, Garibe'nin ağabeyidir. Garibe'nin kına gecesi... Tarih 6-8 Ekim'i gösteriyordu. Kobanê kaynıyor, kendisiyle beraber ülke de. Ağabey Bilal, kına gecesi bir dışarı çıkmak ister. Hemen kısa bir süre sonra kurşun sesleri. Bilal vurulmuştur. Mehmet Emin, Bilal'in failini görmek için gittiği karakolun önünde kurşun yağmuruna tutulur. Felç kalır. Garibe Gezer, cezaevinde işkence ile katledilir, kimse yargılanmaz. Ağabeyi Bilal Gezer katledildi, hem de Garibe'nin kına gecesi. Kimse yargılanmaz. Kardeşi Mehmet Emin Gezer, polisin kurşunlarıyla felç bırakıldı, kimse ceza almaz. Annesi "Garibe Kürdistan'dır" demişti, aslında "Bilal de Kürdistan'dır."
Gazetemize konuşan Garibe Gezer'in ablası Asya Gezer, ağabeyi Bilal Gezer'i ve yaşananları anlattı. Ağabeyinin inşaatlarda çalışan bir formen olduğunu söyleyen kardeş Gezer, "Öldürülmeden önce, yaklaşık 2-3 aydır Batman’da inşatta çalışıyordu. İşleri az kalmıştı, ağabeyimin söylemesiyle 20 günlük bir işleri kalmıştı. Bayram arifesiydi. O yüzden bayram için birkaç gün öncesinde eve gelmişti. O zaman Ekim olayları da başlamıştı. Bayram alışverişini o yaptı. Normalde hep ben yapardım ama o gelince ben bir şeye karışmadım her şeyi o yaptı. Çok duyarlıydı, kız kardeşlerim sevinsin mutlu olsun diye hepsini alışverişe götürdü, onların ihtiyaçlarını karşıladı. O sıralar hem Kobanê’de hem Şengal’de mağdur olan halk için yardım kampanyası yapılıyordu. O da yardım kampanyasına katıldı. İlçede yardım kolilerinin hepsini neredeyse o paketledi ve yolcu etti" diyor.
Bayramın 4. günüydü
Bilal Gezer'in katledildiği günü anlatan kardeş Gezer, "7 Ekim’e denk gelen gün bayramın 4. günüydü. O günün akşamda da Garibe’nin kınası vardı. (Biliyorsunuz Garibe Kandıra cezaevinde infaz edildi.) Bir yandan bayram hazırlığı bir yandan Garibe’nin kınasının hazırlıkları vardı. Ağabeyim işleri olduğu için Batman’a dönmesi gerekiyordu o yüzden o akşam kına yaptık. Garibe’nin arkadaşları geldi, misafirler gelmeye başlamıştı. Ağabeyim dışarı çıkmak istedi. Dedim abi bak misafirler geliyor ayıp olur gitme. O da 'tamam bir saate kadar gelirim' dedi. O zaman Kobanê Serhildani için halk sokağa dökülmüştü. Biz de evde kına yapıyorduk. Birden silah sesleri geldi. Silah sesleri gelince artık biz kınayı dağıtık. Kimse kalmadı. Ablam başka bir mahallede oturuyordu, onu bırakmak için çıktık. Dönüşte sokakta yengemi gördüm. Ne olduğunu sordum, 'Bilal gelmedi işte silah sesleri geldi, arıyorum cevap vermiyor' dedi. O sırada annem de geldi. Biz de Dargeçit’in çarşısına çıktık" diye belirtiyor.
Sokak sokak aradık
18 yaşındaki Sinan Toprak'da Bilal Gezer ile aynı gün katledilir. Aynı gün Dargeçit'te çarşının tam göbeğinde Sinan Toprak'ın da katledildiğini hatırlatan kardeş Gezer, şöyle devam ediyor: "Yani biz çarşıya gidince orada bir arkadaşın vurulduğunu söylediler. Yolda giderken gençlerle karşılaştık. Gençler koşuyordu onlara sorduk, abla iki arkadaşımız vuruldu, iki arkadaşımız da yaralı biz de kaçtık dedi. Sadece bunun söylediler gençler kayboldu. Biz de bir yandan ağabeyimi arıyoruz, bir yandan da bütün sokakları geziyoruz. Arıyoruz telefonuna cevap vermiyor, sonra telefonu tamamen kapandı. Bir kadın bizi görünce Bilal'in arkadaşının yanına gittiğini söyledi. Arkadaşının annesinin yanına gittik, arkadaşının numarasını aldık. O da, 'evet benim yanıma geldi bayramlaştık sonra çıktı' dedi. Onun bu söyleminin ardından biz tekrar sokaklarda aramaya başladık. Ben, annem ve yengem birlikte ağabeyimi sokak sokak aramaya başladık. Tam o esnada saat kaçtı hatırlamıyorum, tam bir sokaktan dönerken sesler gelmeye başladı. Halime teyzenin oğlu da vurulmuş diyorlardı. Biz bunu duyunca zaten orada düştük. Neyse bizi orada toparladılar, sonra yengemi aldılar ben de hastaneye doğru koştum."
İki genç aynı dakikalarda...
Sinan Toprak ve Bilal Gezer ağır yaralı olarak kaldırıldıkları Dargeçit'teki hastaneden Midyat'a sevk edilir. Ancak hastaneye vardıklarında artık son nefeslerini vermişlerdi. Bir iki dakika arayla Sinan Toprak ve Bilal Gezer yaşamını yitirir. Doktorların tüm müdahelesine rağmen iki genç kurtarılamaz. İlçede taziye çadırı kurulur. Taziyede Bilal Gezer'in failinin karakolda olduğunun söylenmesi üzerine kardeş Mehmet Emin Gezer'de faili görmek için karakola gider.
'Bütün karakol beni taradı'
O gün yaşadıklarını anlatan Mehmet Emin Gezer, şöyle diyor: "Ben Kocaeli’nde çalışıyordum haberini alınca hemen memlekete geldim. Taziyedeydim, taziye çadırında olduğum esnada bana, mahalleden arkadaşlarım, akrabalarım, abini vuran şahın şu an karakolda dediler. Ben de araca bindim, karakola gittim. Karakola varmadan önce hemen önünde bir okul var. Karakol sınırlarına girmeden önce ben aracımı bir yere park ettim. Arabadan indim, normal araçların geçtiği yol var. Bir karar ile akşamüzeri 3-4 gibi yolu kapatıp tek şeride düşürüyorlar. O zaman yola plastik dubalar koymuşlardı. Ama normal sivil şahıslara açıktı. Biz de daha öncede o yolu çok rahat kullanıyorduk. Yürüyerek de geçip gidilen bir yoldu. Dubaları geçtim karakola doğru gidiyorum, karakola varmıştım, bir araç önümü kesti. Kim ateş etti diye bir ses duyduk sadece. Duyduğum tek ses oydu. Hiç kimse havaya ateş açmadı. Uyarmadı, dur ihtarı yapılmadı. Hiçbir şey yapılmadı zaten benim üstümde hiçbir şey yok. Elimde bir taş bile yok sivil halimle karakola gitmişim. Yaklaşık 10-15 metre mesafeden artık çatında, bahçede yolun üzerinde bütün karakol beni taradı. 170’e yakın yakın mesafeden mermi sıktılar."
Öldürmeye geldiler
Merminin bir tanesi kardeş Gezer'in omuriliğine denk gelir ve tüm hayatının değişmesine neden olur. Polisleri kurşun yağmuruna tutulduğu anı anlatan kardeş Gezer, "Taziyeden akrabalar, aile, herkes oraya geldi. Onlar durun diyor ama bunlar hala sıkıyor. Hiçbir şey yok bunlar hala sıkıyordu. Belirli bir süreden sonra bunlar -özel harekatçılar- durdular. Bunlar zaten kimsenin bana yanaşmasına izin vermiyordu, yanaşan olunca ona da sıkıyorlardı. Zaten millet orada olmasaydı orada karakolun önünde kafama sıkarlardı. Çünkü zaten öldürmeye geldiler ama işte halkın tepkisinden dolayı bunu yapamadılar" diyor.
Bir daha kalkamayacaksın dediler
Kurşunlardan korumak için kendisini arabanın içine çektiğini ancak başaramadığını anlatan kardeş Gezer, şöyle devam ediyor: Kendimi çekiyordum ama vücudum gelmiyordu, kendimi arabanın arkasına attım. Ambulansın gelmesine engel oldular, çok sonra ambulans geldi, hatta bizim yanımızdayken o polisler ambulanstaki sağlık görevlilerine de hakaret etti. Bir mermi omuriliğime denk gelmiş ondan dolayı belden aşağı felç kaldım. Önce ilçe hastanesine oradan Midyat’ta, Midyat’tan da Mardin’e götürdüler. Doktor ameliyat etmeden önce tomografi çekildi. Bana, 'ne olduğunu biliyor musun' dedi. Hayır dedim. Bir daha ömür boyu yataktan kalkamayacaksın dedi. Ben de kalkacağım dedim. Bu seviyeye geleceğimi zannetmiyorlardı."
Mehmet Emin Gezer
'İki çocuğum var'
Uzun süre Ankara'da fizik tedavisi olan kardeş Gezer, tedavi masraflarının altından kalkamadığı için evine geri dönüyor. Büyük bir azim gösteren kardeş Gezer, şimdilerde demir bir aparat ile yürüyor. Vurulduğunda bir sevdiği ve hayalleri vardır. Ancak yaşadığı silahla saldırı sonrası hastanedeyken yol arkadaşı ile arasında geçen diyaloğa dair, "Ben hastanedeyken haberi alınca kız arkadaşım beni arıyor telefonum akrabalarımdaydı. Sonra bana telefonu verdiler, ağlıyordu, kendisine durumu söyledim, ayrılmak istediğimi söyledim, dedim bu vaziyete geldim, bu durumdayım, artık sen de kendi yoluna devam et. Kendisi beni bırakmak istemedi. Ailesi vermedi bende kaçırdım" diyor. Şimdi iki çocukları var, hayata hem eşi hem de çocukları için tutunmaya devam edeceğini söylüyor.
Polisler beraat etti
Dava süreci ise tam bir skandal. Bilal Gezer'in soruşturması 9 yıldır yerinde sayıyor. Davaya dahi dönüşmemiş. Kardeş Gezer'in davasında ise 14 polisten sadece 4'ü yargılanmış ancak onlarda beraat etmiş. Dava sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan kardeş Gezer, "Benim bu yargı sisteminden zerre kadar yüzde bir bile adaletinden umudum yok. Bana bunu yapanlara ceza verilmedi. 14 polis bana sıkıyor, hepsi kendi ifadelerinde söylüyor zaten “biz bombalı araç ihbarı aldık. O sırada bu şahısta geliyor. Beni kast ediyorlar. Biz de can havliyle aracı taradık diyorlar. Öyle bir şey söylüyorlar. Şahsın üstünde ve aracın da delici kesici bir şey yoktu diyorlar. Yoktu çıplaktım yani. Ve karakolun belki 20-30 tane kamerası var, ne hikmetse tek bir kamera çalışmıyor. Dargeçit’in bütün sokaklarında kamera var. Karakolun başının üstünde ve her köşesinde kamera var. Ama bir tanesi bile çalışmıyor. Bunların hepsinin kayıtları sildiler. Ondan sonra ben mahkemede de söyledim kamera kayıtları silinse dahi geri getirilebiliyor. Onu bile söyledim. O karakolun hart disklerini getirin kayıtları geri getirin. Dur ihtarı yapılmışsa benim yüzde bir kusurum varsa bana ömür boyu ceza verin. Hiçbir şey yapmadılar" diye vurguluyor.
Garibe Gezer
Gezer ailesinin yaşadıkları bunlarla da bitmez. Bilal Gezer'in katledilmesinden sonra parti çalışmaları yürüten Garibe Gezer tutuklanır. Garibe Gezer'in tutuklanmasının birkaç ay sonra abla Asya Gezer tutuklanır. Asya Gezer, kısa tutukluluk sürecinin ardından tahliye olur. Garibe Gezer ise sürgünler ve işkencelere maruz kalır. Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde işkenceye ve tecavüze maruz kaldığını söyleyen Garibe Gezer, "Yaşadıklarım duyulsun!" demişti. Garibe Gezer 9 Aralık 2021 tarihinde cezaevinde infaz edildi.
* * *
Onlarca kişi katledildi
Her iki olayda da soruşturmaların yerinde saydığını söyleyen kardeş Asya Gezer, "Kardeşim Emin'i tarayan polislere en son anayasa mahkemesi beraat verdi. O dönem yanılmıyorsam 49-52 Kürt genci sokak ortasında katledildi. Hiç birinin dosyasında hiçbir ilerleme olmadı. Çoğunun zaten faili belli. Bazı arkadaşlar sokak ortasında dövülerek infaz edildi. Abim de halka açık umumi bir sokakta öldürüldü. Sinan Toprak tam çarşının göbeğinde vuruldu. 9. yılına girdiler ama dosyalarında hiçbir ilerleme yok. Kaç defa savcılığa gittik. Dosyalarını Mardin’e gönderdiler, Mardin’den tekrar buraya gönderdiler. En az 5-6 savcı değişti. Dosyaları en son gittiğimde 8-9 klasör olmuş ve hiçbir ilerleme yok. Dosya da hala gizlilik kararı var bize hiçbir bilgi verilmiyor. Gizlilik kararı olduğu için avukatlarda bakamıyor. Sadece ağabeyim değil o dönemde sokak ortasında öldürülen hiçbir insanın faili bulunmadı. İstenirse bulunur zaten. O dönem öldürülen herkesi 'terörist' ilan ettiler" diyor.
* * *
Faillere ceza vermek istemiyorlar
Gezer ailesinin avukatı Ahmet Arıkan, "Genel olarak Ekim olayları olarak kamuoyunun da takip ettiği olaylarda soruşturma makamları delillerin toplanması, faillerin ortaya çıkması olay dahilinde isteksizlikleri nedeniyle dosyada her hangi bir gelişme faillerin bulunması yönünde bir gelişme yaşanmamıştır. Dosyada hem çevre hem de söylence şeklinde birkaç şüpheli üzerinden ailenin beyanları vardı. Vuruldukları yerler meskun mahaldi. Çevredeki bazı tanıkların çok böyle istekli olmasa da duyum şeklinde bir söylenceleri vardı. Faillerin kimlikleriyle ilgili, savcılık olayın en başından şu ana kadar bu failleri ortaya çıkarma konusunda hep isteksiz davrandı. Tabi sizin de sorunuzun başında belirtiğiniz gibi gizlilik kararı nedeniyle hem biz avukatların hem dosyanın hali hazır adli gerçeğini ortaya çıkarılması yönündeki tüm taleplerimiz savcılıkça biz dosyanın hangi aşamada bilmediğimiz için gizlilik kararı nedeniyle şu an dosyadaki bilgimiz bu şekilde sınırlıdır" diye vurguluyor.
Suçlu cezalandırılmalı
Mehmet Emin Gezer'in dava süreci ise temiz itirazları dolayısıyla dosya şu an Yargıtay’da. Mağdurun Kürt olduğu davalarda failler beraat ediyor. Bu durumu kaygı verici bulduğunu söyleyen Arıkan, "Yargı makamı bu tür suçları işleyen failleri cezasız bıraktığı zaman bu sonraki olaylara da davetiye çıkarıyor. Oradaki görevliler bu cezasızlıktan aldıkları güç ile bu ateşli silahları daha rahat kullanabiliyorlar. Burada istenilen talep edilende gerçekten kişilerin pozisyonuna ya da içinde oldukları duruma bakılmaksızın bir suç karşısında hukukun ne söylemek istediğini ortaya koyup o şekilde bir yargılama yapması gerekir. Bu sadece bu dosyalar için değil diğer cezasızlık dosyaları açısından da bu şekilde bir yargının bi kısır döngüsü var maalesef" diyor.