- Hastane parası, ilaç parası, yol parası; hepsini tarlalarda ırgatlıkla karşılamaya çalışıyoruz. Görümcemin 3 yıldır göz ameliyatı olması lazım ama 45 bin lira para istiyorlar. Bunu karşılayamayız.
YILMAZ KAYA
DAİŞ’in 5 yıl önce Antep’te bir kına gecesine yönelik düzenlediği canlı bomba saldırısının acısı halen devam ediyor. Patlamanın yaşandığı sokakta bulunan ve yakınlarını kaybeden birçok aile ya başka semte ya da başka kente taşınırken, mahallede bulunanlar ise konuşmaktan çekiniyor.
Patlama sırasında düğünü yapılacak olan gelin Besna Akdoğan, o olaydan sonra hiçbir düğüne ya da eğlenceye gitmediğini, yol paraları olmadığı için Kayseri’de görülen davaya gidemediklerini, yetkililerin verdiği sözlere rağmen şu ana kadar kimsenin kendilerine sahip çıkmadığını söyledi.
Antep’in Şahinbey ilçesine bağlı Beybahçe Mahallesi’nde, Besna ve Nurettin Akdoğan çiftinin düğünü öncesinde 20 Ağustos 2016 günü yapılan kına gecesine DAİŞ tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısında 40’ı çocuk 57 kişi ölmüş, 94 kişi de yaralanmıştı. Saldırı sonrasında yapılan operasyonlarda DAİŞ üyesi 9 kişi tutuklanmış ve Kayseri’de görülen davada hapis cezasına çarptırılmışlardı.
Antep Katliamı, “en mahzun katliam” tamlaması ile de anıldı hep; keza son yıllarda başımıza gelen diğer felaketlere göre çok daha az hikâyesi yazıldı, anması yapıldı. Katliamın hemen ardından gazetemize konuşan HDP Parti Meclisi Üyesi Mehmet Karayılan da, 40’ı çocuk 57 Kürt’ün katlediliği katliamın “kenti ayağa kaldırmadığını”, cenaze törenine de neredeyse yalnızca Kürtlerin katıldığını anlatacaktı. Antep Katliamı, böylelikle, bir yandan Kürtleri katletmenin ne denli normalleştirildiğinin, diğer yandan ise Kürtlerin karşı karşıya olduğu soykırım tehlikesinin altını çizen bir an olarak Kürt halkının hafızasına kazındı.
Kan izleri boya ile kapatıldı
Çoğunluğu 90’lı yıllarda Siirt’in Pervari ilçesinden göç ederek gelen Kürtlerin yaşadığı Beybahçe Mahallesi’nde yaşayanlar, saldırının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen sessizliği tercih ediyor. Patlama hakkında kimse konuşmak istemezken bazı yaşlılar “kader” diyerek konuyu kapatıyor. Patlamanın olduğu sokaktaki evlerin sokağa bakan kısımları, daha sonra boyanmış. Patlamada ölen ve yaralananların duvara sıçrayan kan izlerini kapatmak için.
Mahalle muhtarı Zübeyir Özer, olayın ardından birçok ailenin mahalleyi terk ettiğini, kalan ailelerin de kimseyle görüşmek istemediğini söyledi. Bu mevsimde mahalledeki erkeklerin çalışmaya gittiğini belirten Özer, kadınların da konuşmak istemediğini, söyleyecek bir şeylerinin olmadığını ifade etti.
Patlama yerine yakın caddede polis araçları
Patlamanın yaşandığı mahallede kalan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir yurttaş, olay yerine 300 metre mesafede patlamadan önce polis araçlarının olduğunu belirtti ve devam etti: “Akşam olunca kahveye gidip arkadaşlarımla okey oynamak istedim. HDP Şahinbey ilçe binasının da olduğu cadde üzerinde, Hatice Karslıgil okulunun önünde iki polis aracı vardı. Hem resmi hem de sivil polisler orada bulunuyordu. Dikkatimi çekti hatta. Ancak belki HDP’de bir etkinlik vardır, onun için gelmişlerdir, diye düşündüm. Arkadaşlarımla okey oynarken büyük bir patlama sesi geldi. Olay yerine ilk yetişen bir avuç insandık. Kadınlar çıplaktı. Cenazeler üst üsteydi. Yaralananlar, yardım isteyenler vardı. Henüz ambulanslar gelmemişti. Kendi imkanlarımızla yaralıları araçlara bindirip hastanelere gönderdik. Parçalanan çocuk vücutlarını görünce midem kaldırmadı ve oradan ayrılmak zorunda kaldım” dedi.
"Evimiz aynı sokakta olduğu için sabah yerdeki kanları yıkamaya başladık ve yerde düzenli bir şekilde 1-2 cm kalınlığında kesilmiş demir parçaları vardı bir sürü. Olay yerine gelen savcı, bunun patlamanın tesirini arttırmak için kullanılan şarapneller olduğunu söyledi."
Aylarca aklımdan çıkmadı
Beybahçe Mahallesi’nde oturan ve yaralıları hastaneye ilk kaldıran yurttaşlardan Mehmet Aslan da olayın olduğu saatte, evden yaptıkları yemeği yakındaki parka götürüp ailece yemek yedikleri sırada patlama olduğunu ve olay yerine koştuklarını söyledi.
Patlamanın olduğu sokakta evlerinin olduğunu ve tesadüfen orada bulunmadıklarını belirten Aslan, “Hava sıcak olduğu için yemeği evde yapıp, parka götürüp orada yemeyi düşündük. Hatta patlamanın olduğu yerin 250 metre yakınında, Kürşat Tüzmen Sosyal Tesisleri’nin arkasındaki alanda da yine Vanlıların bir düğünü vardı. Büyük ve tek bir patlama sesi geldi. Sesin mahallemizden geldiğini fark edince olay yerine gittik. Ölenlerin tamamının yüzü yanmıştı. Basıncın etkisi ile giysileri parçalanmıştı ve çıplaklardı. Bazı ceset parçaları ağaçlara fırlamış, duvarlara yapışmıştı. Hiç unutmuyorum, bir kadının başı 20 metre kadar uzağa fırlamıştı ve başındaki tokası halen duruyordu. Ölen çocuklar yerdeydi. Korkunç bir manzara. Aylarca o görüntüler aklımdan çıkmadı. Yaralıların bir kısmı hastaneye götürüldükten sonra ambulanslar gelmeye başladı. Evimiz aynı sokakta olduğu için sabah yerdeki kanları yıkamaya başladık ve yerde düzenli bir şekilde 1-2 cm kalınlığında kesilmiş demir parçaları vardı bir sürü. Olay yerine gelen savcı, bunun patlamanın tesirini arttırmak için kullanılan şarapneller olduğunu söyledi” şeklinde konuştu.
Katliamın hedefi olan düğünün gelini olan Besna Akdoğan, hepsini isim isim tanıdığı katledilen çocuklar daha fazla gözünün önüne gelmez belki diye, ailesinden geriye kalanlarla birlikte Antep'i terk etti.
Gelin Besna Akdoğan: Tüm sevdiklerimi kaybettim
Patlama sırasında birçok yakınını kaybeden gelin Besna Akdoğan ise katliamın ardından ailesiyle birlikte kenti terk etmiş. Aradan geçen zamana rağmen halen o travmayı atlatamadığını kaydeden Besna Akdoğan, olayın olduğu gün bir eğlence falan yapmayı düşünmediklerini, zaten kına gecesi olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ailece kendi aramızda yapacaktık. Kına yakılacak, fotoğraf çekilecek, mevlit okutulacak ve bitecekti. Ancak ailem, teyzem, dayım, müzik olsun istedi ve kapımızın önünde teypten müzik çalındı. Bu sırada komşularımız ve çocukları da gelip toplandılar. Biz hiç kimseye davetiye göndermedik, ‘Kına törenimiz var, gelin’ demedik. Çünkü zaten sonraki gün düğün yapılacaktı. O anları hatırlamak bile istemiyorum. Dünya yıkıldı sanki. Patlamada tüm sevdiklerimi kaybettim. O ölen çocuklar hepsini tanıyordum, ismen biliyordum hepsini. Olayı unutmak, her gün aynı sokakta kaybettiğim yakınlarımı, o çocukları gözümün önüne getirmemek için ailece Antep’ten ayrıldık. Bugün bile kimseyle konuşmuyoruz. Bir düğün ya da eğlence gördüğümde hemen oradan uzaklaşıyorum. O tarihten bu yana hiçbir düğüne gitmedim. Çünkü o katliamı bana hatırlatıyor düğünler.”
Antep'te katledilenlerin çoğu çocuktu; cenazeleri de küçük tabutlara konuldu.
Paramız olmadığı için duruşmalara gidemedik
Kayseri’de görülen duruşmalara yol paraları olmadığı için katılamadıklarını ve kendilerine verilen sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini ifade eden Akdoğan, “Hayatta kalabilmek için 9 ve 11 yaşındaki kardeşlerimle tarlalarda çalıştık. Patlamada yaralanan görümcem de şu an yanımda ve 5 yıldır sürekli ameliyat oluyor. Bir gözü zaten gitti, yürüyemiyor. Hastane parasıdır, ilaç parasıdır, yol parasıdır, hepsini tarlalarda ırgatlık yaparak karşılamaya çalışıyoruz. Göz ameliyatının 3 yıldır yapılması lazım ancak 45 bin lira para istiyorlar. Biz bunu karşılayamayız. Tedavisi ancak üniversite hastanelerinde yapılıyor, çünkü özel hastaneler karşılamıyor” dedi.
Hiçbir yardım görmedik
Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan, Diyanet’ten kendilerini ziyaret edenler olduğunu belirten Akdoğan, “Gelip adımızı, soyadımızı yazıp, fotoğraf çekip, sonra da ‘Bir şeye ihtiyacınız var mı?’ deyip gidiyorlar. Yardıma ihtiyacımız olduğunu, hastane masraflarını karşılayamadığımızı anlatıyoruz. Bir sonraki gelişlerinde yine aynı şekilde fotoğrafımızı çekip, ismimizi alıp gidiyorlar. Bizimle dalga geçiyorlar sanki. Devlet, Antep’te ölenlerin ailelerinden bazılarını belediyelere yerleştirmiş, duyduğum kadarıyla. Bunlar da, ‘Maaşımız kesilebilir’ diyerek gazetecilere konuşmuyor. Çünkü korkuyorlar. Böyle bir acıyı hiçbir insanın yaşamasını istemem. Epey acı çektik ama yine de ayaktayız. Ama ölene kadar o anlar aklımdan çıkmayacak” şeklinde konuştu.
91007. Sokak'ta evler, kan izlerini kapatabilmek için katliamdan sonra boyandı.