JustPaste.it

Acının içinde yuva yapan direniş 

Dosya Haberleri —

 

Emine Şenyaşar

Emine Şenyaşar

  • "Bu devlet, bu hükümet bizi darmadağın etti, kimimizi toprak altına, kimimizi de zindana attılar. Şimdi tek başıma sofrada oturup yemek yiyorum. Bu acıyla eve sığamıyorum. Şimdi ise zindanda esir tutulan oğlum için sözde Adalet Sarayı önünde adalet için haykırıyorum."
  • "Roboski'de 34 insanı katlettiler. Fakirdiler, ekmeklerinin peşine düşmüştüler. Gençtiler, öldürüldüler. Onlar için de ağlıyorum, onlar için de adalet istiyorum. Adaleti zor durumda olan herkes için istiyorum. Kendine insanım diyen herkese sesleniyorum. Zulme sessiz kalmak zulme ortak olmaktır."

8979da47d87e55a95aee044581335104.png

İLKAY EVREN

Gözleri kör eden, dudakları çatlatan bir ciğer acısı... Eski zamanlarda bu tür bir acıyı yaşayan bir Kürt, evine çekilir, yasına kapanır, hayata perde çekerdi. Koca bir acıyı yalnız sırtlanır ve altında ezilirdi. Acılar değişmedi hatta katmerlendi ama o Kürt değişti. Acıdan mücadele, direniş damıtmayı öğrendi. Acısını her onurlu Kürt’ün acısına, irade ve kendi olma savaşına dönüştürdü. Roboskî, Cizre bodrumları, Taybet Ana, Cemile, Ceylan, Uğur... Dudak çatlatan acılardan dudak çatlatan direnişlere... İşte Emine Ana onlardan biri. O her gün kapısına gittiği adaletin utanç içinde kalmasını sağlayan bir Kürt anası. Evet, adalet bile utanç içinde. Tam 296 gündür adaletin  kapısında. Bir eş, iki evlat, kendi deyimiyle üç yiğidini kaybetti. Sağlığına, ciğer acısına inat onca yol, onca gün... Emine Ana’ya bakıp sadece ağıt görenler yanılır. Acının ötesini görenler, direnişin acının içinde yuva yaptığını da görür.

 

O köşenin artık bir adı var

Urfa'nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve iki çocuğunu yitirdi, yaralı kurtulan çocuklarından biri cezaevine konuldu. Diğer yaralı kurtulan çocuğu Ferit Şenyaşar ise Emine Ana'ya yoldaş oldu.  Emine Ana, çocuğu Ferit Şenyaşar ile Urfa Adliyesi önünde oturdukları yerin artık bir ismi var. Pes etmeden her gün kat edilen yolun ve dile gelen taleplerin yankılandığı taş kaldırımlar. Yaz kış demeden, Urfa'da hava sıcaklığının 50 dereceyi gördüğü günlerde, o kavurucu sıcakta da, soğukta da nöbet eyleminden vazgeçmiyor. Adliye önünde polislerin defalarca şiddetine maruz kaldı, işkence gördü ama pes etmedi. Ziyarete gelenlerin adres sorduğu yer: “Şenyaşar ailesinin adalet köşesi.” Ziyaretçiler gelip gidiyor, Emine Ana ise olduğu yerde duruyor. En büyük destekçisi çocuğu Ferit Şenyaşar. 

 

Ciğer acısı dudaklarında

Emine Ana, nöbete başladığından bu yana sağ gözünde yüzde 70 görme kaybı yaşıyor. Sadece gözünü değil sağlığının büyük bölümünü bu süreçte kaybetti. Yine acısının en ağır göstergesi ise dudaklarında. Çünkü doktorlar onun dudağındaki yaranın ancak ciğer acısı çeken bir insanda olabileceğini söylüyor. Tedavi olmayı reddediyor, "Çocuğumu bıraksınlar o zaman tedavi olurum" diyor ve ekliyor: "Dudaklarım için hastaneye gittim, doktor, ‘İnsanın iç acısı nedeniyle dudakları böyle olur’ dedi. Bir merhem verdi onu sürüyorum. Polisler bizi engelliyor, hep onlar yüzünden içimdeki acı büyüyor.”

a34ee8e33db1280e9bd4ef01736abe54.jpg

 

Haykırmak istedim

Gazetemize konuşan Emine Ana, "Çocuklarımı öldürdüler. Üç yiğidimi öldürdüler. Bir oğlumu da dört yıldır hapiste bir odada tutuyorlar. Diğerlerini toprak altında birini de zindanda çürütüyorlar. Bana yaşatılan bu acıyla eve hapis olup oturmamı benden istiyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi davranamam, evde duramam. Adliyenin önüne gidip bana yaşatılanı haykırmak istedim, en azından zindanda esir tutulan oğlumu kurtarmak istedim" diyor.

 

Devran döner

Umudunu yitirmeyen Emine Ana, şöyle anlatıyor: "Bugün adaletin olduğuna inancım çok zayıf fakat gün olur devran döner ve adalet ülkeye hakim olur. Ben o günün umuduyla yaşıyorum. Bu dava sadece benim davam değildir, bir ülkenin adalet yarasıdır. Yine tekrarlıyorum; dört yıldır suçsuz yere esir tutulan oğlumu bıraksınlar. Kendi işyerindeydi, onlar gelip çocuklarımı taradılar. Dükkanda öldüremediklerini bu sefer hastaneye götürüp organize bir şekilde katlettiler. Hastanede bu olaya şahit olan bir hemşire ve iki doktor istifa etti. Sonradan gelip olay hakkında ifade verdiler fakat birileri bu ifadeleri imha ettiler. Fakat bize yaşatılan bu zulmün üstünü örtemeyeceklerini ve bir gün hepsinin bütün detaylarıyla ortaya çıkacağına inanıyorum."

 

Bu uğurda ölürüm

Acısı dilinde olan Emine Ana, "Gündüz gözüyle, ulu ortada, devlet hastanesinde çocuklarımı acımasızca katlettiler ve hemen bütün kamera kayıtlarını silip, hastane duvarlarını boyadılar. Bu katliamı bana yaşatanların hiçbiri tutuklanmadı tam tersine sağ kalan oğlumu hapse attılar. İnsanın canını emanet ettiği yerde canımızı aldılar. Devlet o kayıtlara ulaşabilir. O kayıtlara ulaşıldığında zaten her şey göz önünde... Devlet devletliğini yapsın, katilleri cezalandırsın ve oğlumu bıraksın, yoksa hem bu dünyada hem diğer dünyada sorumluların yakasını bırakmam. Ya bu uğurda ölürüm ya da adaleti sağlayana kadar mücadeleme devam edeceğim" diye vurguluyor.

Hacı Esvet Şenyaşar ve oğlu Celal Şenyaşar

 

Mutlu mesut bir aileydik

Katliamdan önce sorunsuz bir yaşamları olduğuna dikkat çeken Emine Ana, "Bu katliamdan önce hiç kimseye zararı dokunmayan, mutlu mesut bir aileydik. Çocuklarım namusluca sabah işine gider akşam evlerine dönerlerdi. Birbirimize kol kanat olurduk. Şimdi ise onların ardından, onların anılarıyla dolu evde göğe ellerimi kaldırıp ağıtlar yakıyorum. Bize yapılan bu zulmün takipçisi olduğumuz için de bedel ödüyoruz. Defalarca gözaltına alınıp işkence ve tehditlere maruz kaldık. Oğlumu yanımda dövüp öldürmek istediler" diyor ve adaletsizliğe isyan ediyor.

 

Bu acıyla eve sığınamıyorum

Ailesine yapılan zulme boyun eğmeyen Emine Ana, şöyle diyor: "Bu devlet, bu hükümet bizi darmadağın etti, kimimizi toprak altına, kimimizi de zindana attılar. Şimdi tek başıma sofrada oturup yemek yiyorum. Bu acıyla eve sığamıyorum. Sakinleşmek için ilaç kullanıyorum belli bir zamandan sonra onlar da beni avutamıyor. En azından ölmeden önce babasının ve kardeşlerinin yasını çeken ve suçsuz bir şekilde tek odalı hücrede esir alınan oğlumu görmek istiyorum."

 

Adaleti herkes için istiyorum

19’u çocuk 34 sivil yurttaşın savaş uçaklarıyla bombalandığı Roboskî Katliamı'na ilişkin de konuşan Emine Ana, "Fakirdiler, ekmeklerinin peşine düşmüştüler. Gençtiler, öldürüldüler. Onlar için de ağlıyorum, onlar için de adalet istiyorum. Adaleti zor durumda olan herkes için istiyorum. Suçsuz yere cezaevlerinde olanlar için, hasta tutsaklar için adalet istiyorum. Bu zor/kötü durumlardan feraha çıkılması için adalet istiyorum" diyor.

Adil Şenyaşar

 

Çağrımız insanım diyen herkese

Emine Ana, sözlerini şöyle noktalıyor: "Beni ziyarete gelip desteklerini sunan herkesten Allah razı olsun. Vicdan sahibi olan her kesimden benim ziyaretime gelenler oldu. Birçok siyasi partinin temsilcileri yanıma gelerek desteklerini sundular. Adliye önündeki oturma eylemim bir adalet eylemidir. Oğlumu bıraksalar oturma eylemime son veririm, yoksa hayatımın son anına kadar adalet eylemime devam ederim. Gidenlerimin ardından çokça ağıt yaktım ve yakmaya devam ederim, şimdi ise zindanda esir tutulan oğlum için sözde Adalet Sarayı önünde adalet için haykırıyorum. Onlar ne kadar duyar duymaz bilmem ama ben haykırmaya devam edeceğim, nefesim el verdikçe. Çağrımız insanım diyen herkesedir. Zulme sessiz kalmak zulme ortak olmaktır."

 

Davalar adalet isteyene!

Dava ise tam bir tiyatro. Katillerin yerine adalet isteyen Emine Ana'ya soruşturma üstüne soruşturma açılıyor ve sürekli ifadeye çağrılıyor. Engellemeler ile karşılaşıyor. Pankart astıkları için idari para cezası veriliyor. Bunlar da yetmezmiş gibi AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız’a hakaret ettiği gerekçesiyle iddianame hazırlandı. Daha önce de Yıldız'a, ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya hakaret ettiği iddiası ile davalar açılmış, davalar birleştirilmişti.

 

Ne olmuştu?

Urfa’nın Suruç ilçesinde 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri öncesi 14 Haziran’da AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın esnaf ziyareti esnasında korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait işyeri ve hastaneye uzanan saldırıları sonucu, Hacı Esvet Şenyaşar, çocukları Adil ve Celal Şenyaşar ile vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirdi. Olayda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam 8 kişi de yaralandı.

Fadıl Şenyaşar

 

15 ay sonra tutuklandı

Saldırı sırasında yaralanan Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alındı ve sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklandı. Şenyaşar, halen Elazığ Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutuluyor. Katliamdan 15 ay sonra 18 Eylül 2019 tarihinde AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız, 50 kişilik koruma ordusuyla geldiği Urfa Adliyesi’nde teslim olduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderilebilmişti.

 

Hastane katliamına iddianame yok

Olaydan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sadece işyerinde yaşanan olaya ilişkin iddianame hazırlandı. İddianamede, Şenyaşar ailesine dönük asıl saldırının yaşandığı hastane boyutuna yer verilmedi. Çocuklarına yönelik saldırı haberinden sonra gittiği Suruç Devlet Hastanesi’nde linç edilerek öldürülen Hacı Esvet Şenyaşar’a ilişkin ise hala bir yargılama yapılmış değil. İddianamede, tutuklu Fadıl Şenyaşar ve yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar’ın da aralarında olduğu 13 kişiye, “öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, mala zarar verme, ateşli silah bulundurma” gibi suçlamalar yöneltildi. İddianame, Urfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, dava daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Malatya’ya nakledildi. 

 

Ölen de ceza alan da Şenyaşarlar oldu

Şimdiye kadar dosyaya bakan 8 savcı değişti. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 7. duruşmasında karar çıktı. Dava yargılamasında babası ve iki kardeşini olayda yitiren Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay hapis, AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız'a ise 18 yıl hapis cezası verdi.