JustPaste.it

e572c31362a26c125025994f97aa62ec.png

Çoraplarda kızımın mis kokusu var

 

  • Garzan Mezarlığı’ndan kaçırılarak Kilyos’daki kimsesizler mezarlığında kaldırıma gömülen Nadire Elma’nın (Nalin Mêrdin) cenazesi plastik saklama kabı içerisinde annesine teslim edilmiş; kızını ararken hayata gözlerini yuman babasının yanına defnedilmişti. 
  • 27 yıldır aradığı kızının bir çift çorabına kavuşan Mecbure Elma, "Çoraplarında çürüme kokusu yok aksine kızımın mis gibi kokusu var. Yıllarca kızımı bulurum umuduyla çabalarken elimde sadece bir çift çorabı ve birkaç resmi kaldı. Bir de dua edebileceğim bir mezarı var" diyor. 

ERDAL YAŞAR / İSTANBUL 

Mecbure Elma, Kilyos kaldırımında plastik saklama kabı içinde yitirdiği kızının kemiklerine bakıyor. Yıllarca kızını arayan Mecbure Anne, şimdi kızının bir çift çorabına sarılarak özlem gideriyor. Kilyos kaldırımında kızının cenazesini alan anne, gördüğü manzara karşısında görmeyen gözlere, sağır kulaklara ve lal olan dillere inat umudunu öfkeye çeviren annelerden biri.
Friedrich Nietzsche “Umudun bittiği yerde her şey biter” der. Umut Geleceğe dönüktür ve iyi şeylerin olacağı beklentisi içerisinde olmaktır. Bu anlamda birey onu kaybetmedikçe asla yenilmiş ya da tümüyle kaybetmiş olmayacaktır. Çünkü insan umudun sonunun nasıl olacağını çok fazla hesap etmeden, istem dışı da olsa hayata bağlanmasını sağlayan en doğal etkendir. Bazılarımıza göre ise umut beklemektir, sabırdır ve unutmamaktır.
Bazense yılların eskitemediği dinmeyen bir sızının çığlığıdır. Yitirilen babaların, annelerin ve çocukların fotoğraflarını bağrına bastığı yüreğinin matemine aldırış etmeden yıllardır bıkmadan sorduğu sorudur. "Kaybettiğimiz yakınlarımız nerede, akibetlerini açıklayın?" Üstelik aradan nice yıllar geçmesine rağmen. Bu yıllar boyunca, boyun eğmeyişin türküsü avaz avaz kulaklarımızda yankılanır oldu. Buna karşılık adeta yetkililer tarafından bir kayaya bürünen tükenişe tanıklık ettik. Ne ölümüze ne de dirimize yapmadıkları riyakarlık kalmadı. Bir de rutubet kokulu duvarlarda asılı duran bir fotoğrafın çerçevesinde kırılgan bir tohumun filizlenişini seyre dalıp, olur da bir gün çıkagelir diye bekledik. Garzan anneleri gidip ziyaret edebileceği en azından yitirdiği canlarının bir mezarı başında toprağını kucaklayabilmenin arayışı içerisinde oldu yıllarca. Bekleyişin türküsü oldular. Bir dengbejin sesinde dağ dağ yankılanıp siper oluverdiler meydanlarda. Ve sonrasında yılları devirdiler.

 

2386331350ffb14d1f157dc54f86debc.jpg

Garzan Mezarlığı
Garzan Mezarlığı, yasal statü kazanmış küçük bir mezarlık. Çözüm süreci ile birlikte mezarlık restore edilir ve buraya 1990’lı yıllarda ve Kobanê direnişinde yaşamını yitiren gerillalar defnedilir. Çözüm süreci AKP Genel Başkanı ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bitirildikten sonra Garzan Mezarlığı 19 Aralık 2017’de tahrip edilerek cenazeler iş makineleri tarafından çıkarılıp kaçırılır. Uzun süre cenazelerin nereye götürüldüğü öğrenilemezken, ailelerin ısrarlı çabaları sonucu Garzan’dan çıkarılan 282 cenazenin İstanbul Adli Tıp Kurumuna (ATK) gönderildiği ortaya çıkar. Daha sonra ise cenazelerin Kilyos Mezarlığı içinde bulunan kimsesizler mezarlığının yanında bulunan kaldırıma gömüldüğü ortaya çıkar. Bugüne kadar ailelerin çabası ile sadece 21 bir cenaze ailelerine teslim edilir. Kilyos kaldırımında hala 261 gerilla cenazesi ailelerine teslim edilmeyi bekliyor. 

12dc6e253355193ad9c014169ac323d3.jpg

Mecbure Annenin arayışı
Mecbure Elma, Kilyos kaldırımında plastik saklama kabı içinde, yitirdiği kızının kemiklerine bakıyor. Yıllarca kızını arayan Mecbure Anne, Kilyos mezarlığında gördüğü manzara karşısında görmeyen gözlere, sağır kulaklara ve lal olan dillere inat umudunu öfkeye çeviren annelerden biri. 
Mecbure Elma’nın kızı Nadire Elma (Nalin Mêrdin) 1992 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesinde devlet baskısına karşı henüz 14 yaşındayken PKK saflarına katılır. Kızının PKK’ye katılması ile birlikte Mecbure anne eşi Abdulkerim Elma ile kızını aramaya başlar. 

eb8f0cff654e00d2552d09586fcf9059.jpg

Kızını Garzan’da buldu
Yıllarca kızını arayan anne çalmadığı kapı, gitmediği yer bırakmaz, ama sonuç değişmez. Aradan geçen onca yıla rağmen anne, kızını bulma umudunu hiç kaybetmez. Taki kızının ölüm haberini alana dek. 2009 yılında aileye bir haber gelir. Nadire Elma’nın 1999 yılında Siirt’in Baykan ilçesinde girdiği bir çatışmada yaşamını yitirdiği öğrenilir. Kızının haberini alan anne bu defada kızının cenazesine kavuşmak için arayışa girer. Uzun bir arayıştan sonra anne, kızının Bitlis merkeze bağlı Oleka Jor (Yukarı Ölek) mezrasında bulunan Garzan Mezarlığı’na defnedildiğini öğrenir. Bu haberi alan anne 2015 yılında Garzan Mezarlığı’na giderek kızının mezarını ziyaret eder. Kızının mezarının aynı çatışmada birlikte yaşamını yitiren 2 arkadaşı ile yan yana olduğunu gören anne, cenazeyi almaktan vazgeçer ve köyüne geri döner. 

Babasının ömrü yetmedi
Yıllarca aradığı kızının cenazesine ulaşan annenin ilk işi Batman’da bir hastanede bilinci kapalı halde yoğun bakım ünitesinde tedavi gören eşine haber vermek olur. Baba Abdulkerim Elma, kızının cenazesinin bulunmasından 3 gün sonra yaşama gözlerini yumar. Bu tarihten sonra artık kızına kavuştuğunu düşünen Mecbure anne evine döner ve torunlarına bakar. 
Takvim yaprakları 19 Aralık 2017 yılını gösterdiğinde gelen haberler anneyi bir kez daha yıkar. Kızının da mezarının olduğu Garzan Mezarlığı askerlerce yıkılıp cenazeler kaçırılır. Bu tarihten sonra ise annenin yeniden arayışı başlar. 

54d5897fc12f86e1407b8f443a7e4ad5.jpg

İnsanlık ayaklar altında
Kızının cenazesini yeniden aramaya başlayan Mecbure Anne 2 yıl sonra cenazenin İstanbul ATK’de olduğunu öğrenir. Cenazelerin ailelerine teslim edilmesi için çalışmalar içinde olan insan hakları kurumlarının desteği ile DNA örneği verir ve DNA örneğinin eşleşmesini beklemeye başlar. 14 Aralık 2019’da anneye verdiği DNA örneğinin eşleştiğini ve cenazesini Kilyos Mezarlığından söylenir. Haberi alan anne önce Mecidiyeköy’de bulunan Mezarlıklar Müdürlüğü’ne gider burada gerekli belgeleri aldıktan sonra Kilyos Mezarlığı’na gider ve yaşamının üçüncü yıkımı ile karşılaşır. Kızının cenazesinin bir mezarlık yerine kaldırıma gömüldüğünü görür. 
Gördüğü manzara karşısında yıkılan anne o anları şöyle anlatır: “Bugüne kadar gördüğüm en vahşi manzaraydı. Bizim tek isteğimiz cenazemizi almaktı ama devlet bir cenazeye nasıl saygısızlık yaptığını bir kez daha bize gösterdi. Bizim isteğimiz birilerinin ölmesi, birilerinin yaşması değil. Biz herkesin yaşamasını istiyoruz. Ama kaldırıma cenaze gömmek ne İslam diniyle ne de insanlıkla açıklanacak bir durum. Bu yapılan insanlığın ayaklar altına alınmasıdır.”

 

Çorapları hala üzerindeydi 
Kızının cenazesini plastik bir kap içinde teslim alan Mecbure Anne, ilk olarak kızının kemiklerine bakar. Kızının kemiklerine bakarken ayak kemiklerinin üstünde duran bir çift çorap görür. Anne o anki duygularını şu sözlerle anlatıyor: “Kızımın kemiklerine bakarken giydiği bir çift çorap ve ayakkabısı vurmasın diye kendi diktiği bir bez parçasını gördüm. Çorapları ilk önce alıp sakladım. Daha sonra çoraplarda hala kızımın kokusunun olduğu gördüm. Çoraplarda çürüme kokusu yok aksine kızımın mis gibi kokusu var. Ben yıllarca kızımı bulurum umuduyla çabalarken elimde sadece bir çift çorabı ve birkaç resmi kaldı. Bir de dua edebileceğim bir mezarı var.”

fe56dbb4a81f26ef3da10f5871fc2925.jpg

Kızım hep 14 yaşında kaldı
Kızının cenazesini Kilyos kaldırımından alan anne cenazeyi Nusaybin’e götürüp defnediyor. Defin işlemlerinde de kendisine zorluk çıkartılıyor ancak ne olursa olsun kızına kavuşmanın mutluluğunu da yaşadığını dile getiriyor. Biraz kızından bahseden Mecbure Anne, kızının çocukken çok akıllı ve örnek biri olduğunu söylüyor. Kızının büyüdüğünü görmediğini anlatan anne, “Okula gitme şansı olmadı. Zaten bunun için bir fırsatı da olmadı. Devletin baskılarından kaynaklı okula gitmekte istemedi hiç. 1990’lı yıllar devletin bizim üzerimizde baskı kurduğu yıllardı. Kızım bu baskılara karşı çıkıp gitti. Giderken geriye bir şey bırakmadı. Biz çok sonra öğrendik gittiğini. Gittiğinde 14 yaşındaydı ve hep o yaşta kaldı” diyor. 
Ülkede barış içinde yaşamak istediğini dile getiren Mecbure Anne, “Erdoğan’da hiç mi vicdan yok bizden ne istiyor. Biraz elini vicdanına koymalı ve oturup düşünmeli" diyerek şu mesajı veriyor: "Biz Kürdüz ve bu değişmeyecek. Bunun için bir an önce barış olmalı. Biz ne askerin ne de gerillanın ölmesini istiyoruz. Bütün çocuklarımıza yazık, bu yüzden savaşın son bulması gerekir."