JustPaste.it

caf2689aa7ad0f2ea343da0478eda561.png

Kafa yerine poşet verdiler

 

12/03/2020
Facebook'ta Paylaş
Twitter'da Paylaş

 

 

Lice’de şehit düşen Kubar Hacîzade’nin 6 ay sonra teslim alınan cenazesi, Doğubayazıt’ta toprağa verildiği esnada baş kısmının olmadığı ve kimsenin fark etmemesi için poşetle doldurulduğu anlaşıldı.

Kürt halkına soykırım Türk devleti, çatışmalarda şehit düşen gerillaların cenazelerine yönelik tahribata da devam ediyor. Son olarak 6 Mart’ta teslim alınan Kubar Hacîzade’nin cenazesiyle de oynandığı ortaya çıktı.

Amed’in Lice ilçesi kırsalında 24 Eylül 2019’da çıkan çatışmada şehit düşen üç HPG’liden biri olan Kubar Hacîzade’nin (Rojda Cudi) cenazesi, 6 ay sonra alınarak Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde toprağa verildi. Doğu Kürdistan’da yaşayan Hacîzade Ailesi ise koronavirüsten kaynaklı sınır kapıları kapatıldığı için cenaze törenine katılamadı, ancak cenazenin hastanede bulunduğu dönem ve sonrasında aile birçok engelle karşılaştı. Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Şeyhmus Karadağ, gelemeyen ailenin avukatları ve kendilerine vekalet verdiğini hatırlattı.

Yıkanılacak durumda değil

 

 

Karadağ, cenazeyi almak için 6 Mart’ta Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu’na gittiklerini, yetkililerin gece olmadan cenazeyi vermeyeceklerini söylediklerini belirtti. Avukat aracılığıyla savcılıkla yapılan görüşmenin ardından kendilerine izin verildiğini ifade eden Karadağ, “Morg yetkilileri, bize ‘Cenaze yıkanılamayacak durumdadır. Derisi kalkıyor’ dedi. Biz de yıkanılamayacak durumdaysa o zaman biz kefenleyelim, dedik. Kefenlemekten bahsettiğimiz gibi görevli kadın koşarak morga gitti. 10 dakika sonra gelip kefenlediklerini söyledi. Arkadaşlarımız da bizden izinsiz niye kefenlediniz, bir kişi kefenleyemez, diye tepki gösterdi” dedi.

Durdurup tehdit ediyorlardı

 Hastane morgundan cenazeyi aldıktan sonra Doğubeyazıt’a doğru yola çıktıklarını ve her arama noktasında 15-20 dakika bekletildiklerini, böylece 5 saatlik yolu 10 saatte gittiklerini belirten Karadağ, şöyle devam etti: “Durdurulduğumuz her noktada yumuşak bir dille tehdit ediyorlardı. Bitlis sınırına ulaştığımızda Doğubayazıt Emniyeti bizi aradı, ‘Cenazeyi getirmeyin, Doğubayazıt’a girmesine izin vermeyeceğiz’ dediler. Biz de cenazeyi defnetmek için bütün evraklarımız var, savcılık bütün işlemlerimizi onaylamış durumda. Onun için orada defnetmemiz gerekiyor, diye karşılık verdi. ‘Hayır, nerde yaşamını yitirmişse orda defnedin, Doğubayazıt’a girmenize izin vermeyeceğiz’ diye tehdit ettiler. Bir saate yakın orada beklettiler. Daha sonra avukat ve basını haberdar ettik. Avukat tekrar savcılığa başvurdu. İlçeye gitmemize izin verildi.”

Defin esnasında gördük

 Doğubayazıt’ın girişinde polislerin sürekli kendilerine tehditlerde bulunduklarını, ilçe merkezine girişlerine izin verilmediğini ifade eden Karadağ, polis ablukası altında mezarlığa gidebildiklerini söyledi. Mezarlığın imamıyla birlikte 4 kişiyle cenaze namazı kıldıklarını, kimsenin mezarlığa yanaşmasına izin verilmediğini kaydetti. Hastane morgunda cenazeyi kefenleme işleminin kendilerine yaptırılmadığını hatırlatan Karadağ, “Defin esnasında baktık ki cenazenin başı yok. Elimizle yokladık, başın olduğu yeri poşetle doldurmuşlardı kimse fark etmesin diye” şeklinde konuştu.

‘Bu gece şehirden çıkın’

 Cenazeyi toprağa verdikten sonra mezarlıktan çıktıklarını kaydeden Karadağ, şunları ekledi: “Polisler ‘Nereye gidiyorsunuz’ diye sordu. Biz de bu gece burada kalacağımızı belirttik. Onun üzerine ‘Kimin evinde kalacaksanız, isimlerini bize ileteceksiniz’ dediler. Daha sonra ‘Bu gece bu şehirde durmamanız gerekiyor’ diye tehdit ettiler. Nerede oturduysak polisler adım adım izliyorlardı. Baktık ki bu şekilde olmayacak şehirden çıktık.”

AMED