JustPaste.it

Merhaba.

 

Kardeşime ayakta tanı yöntemiyle “psikoz” teşhisi kondu. Detaylardan bahsedeceğim.

 

Öncesinde asosyal ve silik olarak tabir edilen bir çocuktu. İnsanlarla iletişimi sağlıklı değildi. Okul hayatı boyunca hiç arkadaşı olmamıştı ve bunu normal olarak görüyordu.

Ona arkadaşlığın güzel bir şey olduğunu söyledikçe “ben ve ailem bana yeter” şeklinde konuşuyordu. Bilgisayar oyunu bağımlısıydı ve internet üzerinden tanıştığı kişilerle dostluk kuruyordu.

Bunu araştırmak üzere Trabzon’da ki psikiyatr doktorlarına götürdük.

Tahmin edileceği üzere her kafadan başka bir ses çıktı. Eve her gelişimizde elimizde poşet poşet ilaçlar oluyordu. Bu iş böyle olmaz deyip Ankara’da ki adını bilmediğim Prof. bir hocaya götürdük.

O detaylı inceleme sonucunda büyütülecek bir sorun olmadığını özel bir çocuk olduğunu söyledi. Teşhisi otizmin bir türü olan “asperger” sendromu idi.

Biz de kendimizce gerekli araştırmaları yapıp kardeşime rahat bir hayat yaşattık onu hiç zorlamadık.

 

Bu günlere kadar süreç normal ilerledi. Yine arkadaş vs. edinmedi fakat bunu biz de normal olarak görüyorduk artık.

 

Ben abisi olarak kendi arkadaş çevremle onu tanıştırdım ama o hep bu durumdan kaçındı.

 

Bu dönem başında bir kıza platonik aşık oldu. Eve gelip “abi, anne bir kız var bana bakıyor” diyordu. Biz de “ne güzel oğlum sen de ona bak” deyip cesaretlendiriyorduk. Hayatı boyunca hiç ilişkisi olmamıştı.

Son bir hafta içerisinde cesaretini toplayıp platonik aşık olduğu kıza açıldı ve reddedildi.

Kıza mesaj yoluyla teklif etti. Mesajda o gün yaşadığı bir olayı anlattı. Bence kıza karşı ne kadar karmaşık duygular beslediğini anlatmaya çalıştı ama kızla daha önce hiç iletişim kurmadığı için kız anlamadı.

Mesajda şöyle diyordu…”bu gün dolmuşta ayakta bir adam parmağını kapıya sıkıştırdı parmağı kanadı. Ben onu görünce hemen cebimden selpak çıkarıp verdim. Parmağında ki kanı temizledi daha sonra yerimi vermeyi teklif ettim ayakta gidiyordu.

Bana teşekkür edip oturmak istemedi. Oturmayınca üzüldüm…” gibi şeyler. Sonunda da kıza seninle tanışmak istiyorum dedi. Kız olayı idrak edemedi reddetti ve engelledi numarasını.

 

Reddedildikten sonra abisi olarak ben ona güzel telkinlerde bulundum. Örneğin; “Yasin bol bol kitap oku, film izle. Hobilerin olsun.

Bir takım konular hakkında o konunun uzmanı olacak kadar araştırmalar yap. Sana yeni kıyafetler alalım tarz sahibi ol. Kuaförde yeni saç şekilleri deneyelim. Böyle böyle yaparsan kızlar sana kendi gelir…” gibi.

O da son bir şans olarak benim telefonumdan kıza yazmak istedi. Bunu ona ben teklif etmiştim, kabul etti. Kız tekrar reddetti ve aklında ki soru işaretleri gitti.

Bu olaylardan sonra çok rahatlamıştı. “abi çok teşekkür ederim beni çok rahatlattın. Şu an çok iyiyim” dedi. Ben okula gitmesini istemedim ama o gideceğim gitmezsem daha çok rezil olurum dedi.

Okula gittiğinde derse girmeyip sınıfından iki çocukla muhabbet etmiş. Onlara bu olaydan bahsetmiş. Ben kıza baktım o bana baktı fakat beni istemedi vs. demiş.

Eve geldiğinde bu olayı bize anlattı ve inanılmaz pişmanlık duyuyordu. Yerlerde kıvranarak “ben hata ettim söylememeliydim asla” diyordu. “onlar benim arkadaşım değil onlara neden anlattım” diyordu.

 

Ben evde değildim babam ve annem onu rahatlattı. Daha sonra -sanırım daha samimi- olduğu birini aradı sınıfından. Onunla konuşurken “ben o kıza yapacağımı bilirim” gibisinden şeyler söylemiş.

Sonra yine aynı şekilde yerlerde kıvranarak ben neden böyle bir şey dedim. Dememeliydim gibisinden şeyler söyledi. Sonra mesaj olarak son konuştuğu arkadaşına “bu konuşulanlar aramızda kalsın öfkeyle söyledim onları” dedi.

Arkadaşı da “tamam Yasin ben senin iyi biri olduğunu biliyorum kardeşim. Konuşulanlar aramızda kalacak.” Dedi. Yasin de teşekkürler diye mesaj attı. Fakat kaygısı korkusu asla bitmedi. Karnını sıkıştırmaya kafasını tutmaya

“konuşmamalıydım” demeye devam etti. Bu olayın (tehdit) kızın ve ailesinin kulağına gideceğini, ailesinin Yasin’i döveceğini ya da dövdüreceğini, polise verip hapise attıracağını düşünüyordu.

 

Ve biz o gün psikiyatr’a götürmeye karar verdik.

 

Her geçen dakika daha kötü oluyordu. Sayıklamaya evin içinde durmadan yürümeye başladı. Bu süreçler yaşanırken (2 gün) hiç uyumadı yemek yemedi. Psikiyatr a götürdüğümüzde bilinci kapalı değildi fakat eve döndüğümüzde kapanmıştı.

 

Arabadan inmek istemedi “beni eve götürün” dedi. Babam kolundan tutup zorla eve götürdü. Eve geldiğimizde “burası neresi burası benim evim değil” dedi. Hemen ilaçlarını verdik. (ativan 1mg., rexapin 5mg.) aşırı uykusuzdu.

 

Annem kardeşimi alıp odasına götürdü. Yanında yatarak zorla uyuttu. Uyumadan önce şöyle sayıklıyordu: “benim ailem öldü. Burası benim evim değil.”

 

Sabah 5 gibi uyandı. Annem hala yanında yatıyordu. Sürekli ayağa kalkmaya çalışmış, fakat annem izin vermedi ve böylece sanırım birkaç saat daha uyudu.

 

Uyandığında bizi hala tanımıyordu. Boş gözlerle etrafa bakıp gözlerini sürekli etrafta gezdiriyordu. Oturmak istemiyordu sürekli evin içinde geziyordu. Ben onu bir ara alıp yanıma oturttum.

 

Tv açıktı fakat açık ya da kapalı olması onun için önemli değildi etrafına bakmaya devam ediyordu. Kolumun altına alıp rahatlatmaya çalıştım. Yarım saat kadar oturdu.

 

O sırada annem evi toparlıyordu. Kardeşim kalkıp kendi odasına gitti ben de peşinden gittim. Baktım annem onun odasında, tv odasına geri döndüm. O sırada kardeşim fırsat kollayıp mutfağa gitmiş.

 

Bıçaklar arasında en büyük olanı alıp masanın üstüne koymuş. Aynı zamanda sandalyeyi pencerenin dibine koymuş. Stor perdeyi ve camı açmış. Annem mutfağa gittiğinde onu bıçağa bakarken yakaladı.

 

Annemi görür görmez bıçağa davranıp kendine saplamaya çalıştı. Annem çığlık atıp onu tutup engel oldu. Sesi duyup hemen yardımına koştum elinden bıçağı aldık.

 

O sırada gözüm sandalyeye takıldı derken çok hızlı bir hamleyle sandalyenin üstüne çıkıp aşağı atladı. Ben takdiri ilahi şekilde ona doğru koştum ve ayak bileğinden yakalayabildim. Ayağında çorap yoktu olsaydı muhtemelen ellerimden kayıp düşecekti.

 

O anları tam hatırlayamıyorum bir şekilde pencereden çekip çıkarabildik. Yasin’in yüzünde hiçbir korku belirtisi ya da mimik yoktu. Ona sarıldım o bana sarılmadı. Hala aklı yerinde değildi. Uzunca bir sarılmadan sonra bir şeyler gevelemeye başladı.

 

Onu koltuğa oturtup sorular sordum. “ard arda halüsinasyonlar görüyorum. Gerçek olmadığını biliyorum ama çok gerçekçiler, engel olamıyorum”, “beni polisler gelip alacak” dedi. (bunları söylerken video kaydı açıktı.)

İntihar ettiğini hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Hatırlıyordu.

 

Yaklaşık yarım saat kadar konuştu bizimle. Hatta bir şeyler yiyip yarım bardak kadar çay içti. Bu sırada biz doktora haber verdik öğle arasındaydı onun gelmesini bekledik. Yarım saat bilinci açık kaldıktan sonra yine kapandı ve bizi görmemeye duymamaya başladı.

 

Bu vahim olaydan sonra hastaneye gidip yatmasına karar verdik… hastanede durumu aynıydı. Bizi tanımıyordu… tüm bu anlattıklarım 5 gün içinde yaşandı.