JustPaste.it

Bir Garabet Dizisi Olarak 15 Temmuz Muzu [Metin Kondel]

Cemaatin darbe teşebbüsünde bulunduğu 15 Temmuz gecesindeki bay potansiyel başkanın CNN Türk’le yaptığı cep telefonlu bağlantı kitle iletişim açısından insanlarda bir mağduriyet duygusu oluşturuyor. Sorulması gereken basit 15 soru şunlardır.
 
1-) Cep telefonundaki görüntü neden büyük ekrana verilmedi? Cevap şudur. Türkiye'nin en yüksek mevkideki kişiliğin amatör bir görüntüyle cemaatçe sıkıştırıldığı çağrışımını uyandırmak? Oysa şundan adımız gibi eminiz ki, cumhurbaşkanı bir basın ordusuyla gezer ve o basın ordusu Türkiye’nin her yerinden canlı yayına kadirdir.
 
2-) Canlı yayın bağlantısına; ‘’İyi akşamlar!’’ sözüyle başlıyor! Kesinlikle kaygı yok. Oysa cinnet geçirmiş bir cemaatin tehdidi altındaki bir millete ‘’Geçmiş olsun, sakin olun!’’ gibi çok daha hayati uyarılarda bulunması gerekirdi.
 
3-) Bay potansiyel başkan durumu hemen tespit etmiş. ‘’Türk silahlı kuvvetlerinin içindeki azınlık bir grubun kalkışması!’’ Tuhaf değil mi? Yaşanmakta olan ve yaşanacak olan bir şeyin ilerisinde peşim bir akıl görünüyor. Yani ortaya bırakılmış peynire fareler üşüşmüş.
 
4-) ‘’Milletçe vereceğimiz güzel bir cevapla bunlar gerekli cezayı alacaklardır.‘’ Yani fareleri cezalandırma işini millete havale ediyorlar. Böylece ordunun geri kalanını işe dahil edip bir iç savaş riski almıyor. 15 yıldır yönettikleri bir devletin ordusu, polisi bir günde buhar olmuş gibi.
 
5-) Dikkat edin, programda yorum yapan ve bay potansiyel başkana soru soran diğer kişi kime benziyor. Makyajı özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’na benzetilmiş. Neden? Çünkü topyekûn bir darbe karşıtlığı havası estirilmesi gerekiyor. ‘’Bugün demokrasiye sahip çıkma günü!’’ Sloganı atıyor ve hemen soruyor.
 
6-) ‘’Bu hareket emir komuta zinciri içinde mi?’’ Kesinlikle emir komuta zinciri çalışmamaktadır. Ne demek bu? Genelkurmay başkanı, kara kuvvetleri başkanı, deniz kuvvetleri başkanı, hava kuvvetleri başkanı, jandarma genel komutanı ve ordu komutanları birinci dereceden sorumludur. Peki, darbeden sonra bu kuvvet ve ordu komutanlarından şaibeli bulunan ve yargı önüne çıkarılan var mı? Tuhaf, bir halkın emniyetini değil kendi başkomutanlığına vurgu yapıyor ve insanları savaşa çağırıyor.
 
7-) ‘’Bu tür havaların olduğu zamanlarda hava iyice bulanık olur!’’ Olaya romantizm ve bilinmezlik katma gayretkeşliği var. ( Kurt puslu havayı sever. Ne kadar karambol o kadar gol şansı!)
 
8-) ‘’Bu darbe girişimine kalkışanlar yargı önüne çıkarılacak mı?’’ ‘’Bedelini çok ağır ödeyecekler.’’ Açıklama yapıldığında Türkiye’nin siyasi geleceği belli değil gibi görünüyor ama bay potansiyel başkan darbe girişiminde bulunanların cezalandırılacağından emin.
 
9-) ‘’Siz nasıl stüdyoya geldiyseniz! Sayın Selvi stüdyoya nasıl geldiyse.’’ Bu şu demek, bu programa özel güvenlik alarak getirildiler.
 
10-) Konuşmanın daha önce defalarca prova edildiği şuradan anlaşılıyor. Bay potansiyel başkanın konuşurken ki heyecanı elinde kalıyor.
 
11-) Sayın Selvi siyasal bir krizi analiz etmek yerine yayının diğer haber kanalları tarafından da paylaşıldığını dillendiriyor. Kadın spiker bir tiyatro oyunundaymış gibi karşı tarafı tasdik edercesine başını sallıyor. Türk televizyonculuk tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum.
 
12-) Belli ki Bosna Hersek’in Müslüman devlet adamı bilge Aliya İzzetbegoviç’in bir havaalanında Sırplar tarafından esir alındığı ve telefonla tesadüfen Bosna Televizyonu’na bağlandığı o tuhaf olay model alınmış ve cemaati tasfiye etme sürecinde de hedefine ulaşılmış.
 
13-) ‘’Darbeciler başarılı olacak mı, halk bunun cevabını bekliyor?’’ İşte bütün şifre burada. Her şey bay potansiyel başkanın kontrolü altında.
 
14-) Yayın için; ‘’ Çok teşekkür ediyorum!’’ ‘’Teşekkür ederim!’’ daha soğuk, daha mesafeli. Ama teşekkürün şimdiki zamanında bir birliktelik var.
 
15-) ‘’Sayın cumhurbaşkanımız çok teşekkür ederiz, bugün demokrasiye sahip çıkma günüdür!’’ son slogan. Vakıanın bütününe bakıldığında olay koca bir tiyatro. Devlet ciddiyeti yok, sorumluluk yok. Türk ordusunun sadece % 1.5’unun kalkıştığı bir darbe teşebbüsünde ordunun geri kalan %98’i ne yapıyordu, bakkala çokoprens almaya mı gitmişti? diye ciddi bir soru sorma gereği duyan yok!
.
Metin Kondel