JustPaste.it

ebu_huzeyfe_turki-reddiye_small.jpg

Bismillahirrahmanirrahim

Bu reddiye, bazı kardeşlerimizden gelen talep üzerine, mürted Zeyd el-Attar’ın Türkiye’de yapılan anayasa referandumunun sonucuna dair yapmış olduğu küfri açıklamayı savunmaya kalkışan mürted Musa Ebu Cafer’e karşı yazılmıştır.

HTŞ Siyasi Sözcüsü Zeyd el-Attar’dan Referandum Açıklaması İle İlgili Açıklama

"Kuşkusuz batı sistemlerinin kayıtlarından özgürleşmenin sürdürülmesi ve önderlik ve bağımsızlık sahasına geçilmesi, tüm projelerin başarılı olmasının temeli ve doğru yola yönelimdir. Kararlarımızda bağımsız olmadığımız ve kendimize, gücümüze ve mirasçısı olduğumuz ve sorumluluğunu taşıdığımız köklü tarihimize güvenmediğimiz sürece ümmetimizin işleri düzelmeyecektir. Müslüman Türk halkını sevindiren, bizi de sevindirir; onları üzen ve onlara eza veren şeyler, bizi de üzer, bize de eza verir. Türk halkına karşı boynumuzda bir borç bulunmaktadır. Devrimlerinde Suriye halkının yanında durmaları, iki halk arasındaki İslam bağının hala köklü olduğunun en güzel delilidir. ‘Ehli-Sünnet’ olarak temsil edilen derin İslami bağlara yönelinmesi, tüm bölgeyi kavuran hile ve entrikaları yıkacak olan kaledir. Bu, İzzet ve şeref gemilerinin konakladıkları bir denizdir. Bizler, Türkiye’nin Müslüman halkların meselelerini desteklemeye ve yanlarında durmaya sevk edecek olan sınırlamalardan kurtulmasına ve İslam dünyasına serbestçe yönelmesine yardımcı olacak; iradesinin ve beldelerinin istikrarına katkı sağlayacak her olayı ve değişimi güzel karşılıyoruz."

Ebu Huzeyfe: Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen Türkiye’deki yeni anayasa ve başkanlık referandum oylamasını Erdoğan’ın taifesinin kazanması üzerine bir çok kâfir sahavat grupları çıkıp tebrik ve sevinçlerini dile getirdiler. İşte bu kafir gruplardan birisi de eski ismiyle “Nusret Cephesi” ve yeni ismi ile de “Hayetu Tahriru’ş Şam” örgütüdür. Bu örgütün siyasi sözcüsü olan Zeyd el-Attar isimli mürted, yukarıda tercümesini yine kendilerinin yaptığı bu açıklamayı yaptı. Bu sevinç açıklaması ve tebrik mesajı hiç kuşkusuz küfürdür. Nitekim bu sevinç, Allah’ın anayasasının dışında başka bir anayasayı seçenlerin, bu seçtikleri yeni anayasaya binaen duyulan sevinçtir. Bunun aksini iddia etmek oldukça zayıf ve zavallı bir girişimden ibarettir. Ve hiç şüphesiz böyle bir şey için sevinç duymak da küfürdür. Nitekim mürted el-Attar şöyle demektedir:

“Müslüman Türk halkını sevindiren, bizi de sevindirir; onları üzen ve onlara eza veren şeyler, bizi de üzer, bize de eza verir.”

Bu cümlede Türkiye halkını sevindiren şey; yeni anayasa referandumundan evet sonucunun çıkmasından başka bir şey değildir. Mürted el-Attar’ın bahsettiği sevinç de bundan ötürüdür. Bu küfri açıklamayı savunmaya çalışan saptırıcı bedbahtların el-Attar’ın bu açıklamayı sanki referandumdan evet çıkmasını övmek ve olumlu karşılamak için yapmamış gibi davranmaları ilk göze çarpan hezeyanlardandır. Allah’ın yasalarının dışında konulan başka bir anayasa küfür olduğundan ötürü, buna dair sevinmek de icma ile küfürdür. Ve bu tercih edilen anayasa demokrasinin anayasası olduğundan ötürü bunda mü’minler açısından şüphe yoktur.

Ayrıca küfür işleyen bir halka, işledikleri küfür ameline rağmen, halen de Müslüman demek ayrıca bir küfürdür. Nitekim bu mürtedin ve taifesinin tekfir etmediği halk, Allah’ın anayasasının dışında başka bir anayasayı seçen halktır. Ve bu halkın %85’inden daha fazlası bu seçimlerde oy kullanarak açık bir küfre girmiştir. Yeni anayasaya sevinen Müslüman Türkiye halkı demek en büyük küfürlerden bir küfürdür. Nitekim Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab, insanı dinden çıkaran on unsurun üçüncüsünde şöyle dedi:  “Müşrikleri tekfir etmeyenler veya küfürlerinde şüphe duyanlar veya yollarını doğrulayanlar icma ile kâfir olurlar.”

 

Bu açıklamalardan sonra, gelelim Türkiye’deki El Kaide’nin müşrik belamlarından Ebu Cafer’in hezeyanlarına cevap vermeye.

Ebu Cafer: “Son günlerde Referandum sebebiyle böyle bir açıklama geldi. Ben meselenin şer'i boyutunu ele almaya çalışacağım. Öncelikle bu açıklama, bunu beyan eden ve bu yapıda olup destekleyenleri bağlar. Bütün Şam sahasındaki mücahitleri bağlamaz.”

Ebu Huzeyfe: Evet, elbetteki bu yazı birinci dereceden bu yazıyı yazanı bağlar. Lakin bu adam bir grubun içindeki sıradan biri değildir, bilakis grubun sözcüsüdür ve yetki sahibidir. Dolayısıyla bunun yaptığı açıklamalar, tebası ondan berat ilan edene kadar tebasını da bağlar. Eğer bahsedilen gruplar demokrasiden ve şirk anayasalarından beri iseler bundan, bu yazıdan ve bu yazı sahibinden beri olduklarını ifade etmeleri gerekir. Aksi halde liderleri bir açıklama yaptığı halde sükut eden bu hükme ve karara razı olmuş demektir.

Ebu Cafer: “İkincisi açıklamasında Demokrasiyi destekleme, meşru görme diye bir şey göremedim.”

Ebu Huzeyfe: Allah’ın basiretini körelttiği senin gibi birinin bunu görmemesi gayet doğaldır. Lakin bunun demokrasi ile ilgisini daha basireti körelmemişlerin görmesi için izah etmek isteriz. Nitekim bu yazı ve tebrik mesajı, Allah’ın anayasasının dışında Demokrasi dininin yeni anayasasını tercih eden müşriklerin ve mürtedlerin sevincine yönelik açık bir sevinme eylemini ifade eden ve onlara bir tebrik mesajıdır. Demokrasi kelimesini kullanmaması, demokrasiden bahsetmediği anlamına gelmemektedir. Bilakis bu işin başı ve sonu demokrasi dininin en kutsalı olan anayasasının seçimidir. Bu anayasa seçiminin, demokrasinin bir temeli ve en büyük değeri olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktur. Nasıl oluyor da, mürted Ebu Cafer, bu yazıda demokrasiyi destekleme ve meşru görmenin olmadığı söyleyebiliyor. Uzun lafın kısası; yazı sahibi, demokratların yeni anayasalarını tebrik etmekte ve onların bu şirksel sevinçlerine sevinmektedir.

Ebu Cafer: “Üçüncüsü küfrün azalmasına veya küfrü şiddetli olan bir taifenin küfrü daha az olan taife karşısında yenilmesine sevinmenin bir sakıncası yoktur.”

Ebu Huzeyfe: Nitekim bahsettiğin tebrik yazısında mutlak anlamda küfrü daha katı olanların daha hafif olanlara olan bir yenilgisi gereği bir sevinme yazısı değildir. Bilakis yazı sahibi kâfir kişi, yeni anayasa seçimini onaylayan müşriklerin yeni anayasa sevincine sevinmektedir. Ve onları bu anlamda tebrik etmektedir. Tebrik ettiği ve sevinçleriyle sevindiği ve üzüntüleri ile üzüldüğü kişiler, Allah’ın anayasasının dışında demokrasi anayasasını tercih eden müşriklerdir. Bu müşriklerin sevindiği olay, Allah’ın anayasasının dışında tercih edilen yeni bir anayasayı tercih etmeleridir. Buna sevinmek de, hiç şüphesiz küfürdür.

Ebu Cafer: “Dördüncüsü "Müslüman Türk Halkı" demektedir. Bu genel umumi ifadedir. Türk halkı genel anlamda kendini İslam'a nisbet etmektedir. Benim kanaatim Türk halkı karışık bir halktır. Diğer İslam halkları gibi İçinde Müslümanı, asli kafiri, mürtedi ve şirk koşanı mevcuttur. Belirli kişilere hüküm indirilirken kendisinden zuhur eden alametlere göre davranılır. Tabi iman küfür ahkâmını çok iyi bilmek, tekfir kurallarını iyi kavramak ve ilmi ehliyeti olanlar bu konuda doğru karar verebilirler. İlmi ehliyeti olmayanlar genellikle irca veya hariciliğe kaymaktadırlar.”

Ebu Huzeyfe: Yazı sahibi kâfir kişi, yeni anayasa tercih eden halka Müslüman halk demektedir. Allah’ın anayasalarının dışında başka anayasayı seçmenin küfür olduğunda hiçbir Müslümanın şüphesi yoktur. Yazı sahibi, şirk işleyen müşrikleri işledikleri şirk sevincinden ötürü tebrik etmekte ve onlara Müslüman demektedir. Eğer sen de birazcık dahi olsa insaflı bir kâfir olmuş olsaydın, alamet dediğin kurala uyar ve şirk anayasasını tercih eden halka, Müslüman denilmeyeceğini bilirdin. Şirk anayasasını tercih eden birilerinin üzerinde şirk alameti yok mudur? Hala size göre hali kapalı mıdır? Yazı sahibi Türkiye halkının şirk amelini işledikleri için sevinenlerin sevinciyle sevinmekte ve bu ameli işledikleri halde onlara Müslüman demektedir. Sizin bu savunmalarınızı gören, kurtarmaya çalıştığınız mürted el-Attar’ın açıklamasının referandum sebebiyle değilde, kabotaj bayramı sebebiyle yazdığını sanır. Her şeyden önce, böyle yaparak kendi takipçilerinizi de aptal yerine koymuş da oluyorsunuz. İnsanın en azından kendi topluluğuna karşı saygısı olması beklenir; gelin görün ki; siz de o dahi mevcut değil.

Ebu Cafer: “Beşincisi kapalı olan sözler veya bir kaç manaya çekilebilecek olan sözler kullanan kişi, sahibiyle iyice konuşmadan ve kasdını bilmeden hakkında tekfir hükmü indirmek haricilerin özelliğidir, caiz değildir. Peygamberimiz (sav) "Hadleri şüphelerle giderin (düşürün)" (Hakim) buyurmaktadır.”

Ebu Huzeyfe: Bahsedilen konuda birkaç anlama gelen bir konu yüzünden tekfir söz konusu değildir. Bilakis tüm ümmetin üzerinde icma ettiği konu olan Allah’ın anayasasının dışında tercih edilen bir şirk anayasasına sevinme ve tebrik etme söz konusudur. Açık olan bir şeyi, kapalıymış gibi göstermeye çalışmak, basiretsizliğin ve zavallılığın alametleridir.

Ebu Cafer: “Altıncısı küfür sözü kullanan bir kimsenin sözü onu ve onu destekleyenleri bağlar. Yaşadığı bölgedeki bütün Müslümanları kaplamaz. Tekfir ahkamının şartları ve kuralları vardır. Ehliyeti olan alimler bu konu hakkında konuşur. Cahiller bu işe el atarsa fesad çıkar. Kanlar akıtılır, hukuklar çiğnenir. (Not) Ben yukarı yazıda açık net bir küfür sözü bulamadım.”

Ebu Huzeyfe: Küfür sözünü kullanan bir kavmin sözcüsü ve temsilcisi ise bu o kavmin hepsini bağlar. Eğer kavim bundan beri olduğunu iddia ediyorsa çıkıp bu şahıstan, bu yazıdan ve bu anayasadan beraet ilan etmesi gerekir. Afganistan ve Pakistan’dan ihraç ettiğin El Kaide’nin kokuşmuş irca akidesiyle, Türkiye’de insanların imanlarını ifsad etmeye çalışan bir kimse olarak, İslam’daki en önemli bablardan biri olan ve büyük bir bölümünü batıl tevillerle terkedip çevrenizdeki insanlara da terkettirdiğiniz ‘tekfir’in ahkam ve şartlarından bahsetmen, insanı ayrıca hayretten hayrete düşürüyor.

Ebu Cafer: “Yedincisi bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe yöneltmemelidir. Çünkü zulüm kıyamette (zulümat) karanlıklar olacaktır. Kul hakkı affedilmeyen günahlardandır. Müslümanlardan çıkan hataları cımbız ile çekmek, pireyi deve yapıp o Müslümanı ve cemaatini yerin dibine geçirmek büyük bir zulüm ve haksızlıktır.”

Ebu Huzeyfe: Allah’ın anayasasının dışında tercih edilen bir şirk anayasasına sevinmek sizin için basit ve pire gibi küçük bir amel olabilir lakin bizim için kanlarımızı akıttığımız en büyük konulardan birisidir. Cımbızla da seçilen bir cümle yoktur. Yazının tüm muhtevası ortadadır ve yazılış maksadı izaha bile gerek duymayacak kadar açıktır. Bu kadar netliğe rağmen yazıyı savunmaya kalkışmanız sizlerin sapıklıkta ne denli derinleştiğinizi ortaya koymaktadır.

Ebu Cafer: “Sekizincisi HTŞ diğer cemaatler gibi isabet ve hata yapmaktadırlar. Hatalarına bizler gibi binlerce mücahid kızmaktadır. İsabetlerine sevinmekteyiz. Rabbim cümlemizi hakka yönlendirsin. Doğru yolda ayaklarımıza sebat versin.”

Ebu Huzeyfe: Yapılan basit bir hata ise elbette nasihat edilir ama yapılan hata küfür boyutunda ise bu konuda tavrın elbette daha farklı olması gerekir.

Allah azze ve celle, sizlere hidayet etsin. Sizlere hidayet etmeyecekse, sizleri boğazlayarak, Allah’ın arzından silmeyi bizlere nasip etsin.

(Not: Bizler, bu reddiyede sizin içinde bulunduğunuz tüm şirk ve küfürleri açıklamıyoruz. Bilakis, sizin içinde bulunduğunuz onlarca küfür ve riddet çeşitleri Müslümanlarca bilinmektedir. Biz sadece bu yazıya binaen göstermiş olduğunuz küfrü ortaya koymak istedik.)