JustPaste.it

Faizsiz Sistem Mümkün; Devletin Vergi Almasına Gerek Yok

"Borca Dayalı Para Sistemi" BDPS çalışmasıyla ekonomiye farklı bir bakış açısı getiren Prof. Dr. Mete Gündoğan, faize ve şu anki vergi sistemine karşı çıkarak bunlara alternatifler üretiyor. Esnafın önemini vurgulayan ve sistem değiştiği takdirde alım gücünün %60 artacağını söyleyen Prof.Dr.Gündoğan, fikirlerini Kepenk okurlarıyla paylaştı.

 

İşte o ropörtaj

meteg-crop.jpg

Hocam sizin "küçük esnaftan yemlenip holdinglere yumurtluyorsunuz" diye bir sözünüz var. Bunu biraz daha açalım.

 

Halkın içinde iş hayatının büyük çoğunluğunu esnaf oluşturuyor. Devlet adamı esnafa geliyor."Beni seçersen şunları yaparım” diyerek hayal satıyor. Esnaf da “Tamam, ben böyle bir devlet istiyorum" diyor ve oyu karşılığında o hayali satın alıyor. Ancak sisteme baktığınızda, esnafın işi için krediye ihtiyacı olduğunda bankada teminat istiyor. 100 bin liralık kredi için neredeyse tüm malına mülküne ipotek koyuyor. Esnaf da korkuyor ve kredi alamıyor. Kim alıyor krediyi? Bu teminatları verebilecek kadar büyük holdingler. Banka, holding çek verse bile kabul ediyor ve milyonlarca hatta milyarlarca kredi verilebiliyor. Devleti siyasal olarak esnaf tutuyor ayakta. Ama onlar dönüyor holdinglerin kasasına yumurtluyor. Bu düzen değişmeli. Başta haktan yana, sonra halktan yana, sosyal bir devlet olmalı. Çünkü 80 milyonun hepsi devlet, devlet biziz. Bize geliyorsunuz vaatlerinizi hayallerinizi anlatıyorsunuz ama kasadan sadece büyük holdingler alıyor. Buradan yemlenip büyük holdingin folluğuna yumurtluyorsunuz.

 

BORCA DAYALI PARA SİSTEMİ

 

Müslümanlığın gereği olarak faize çok karşısınız. Peki hocam, şu anki durum malum ancak sistemin değişmesi, faizsiz hayat mümkün mü?

 

Bütün bu mekanizmanın can alıcı noktası faizdir. Biz Müslümanlığın gereği olarak faize karşıyız. Esas karşı olduğumuz nokta şu, para ve kredi sistemi kurgulanırken Türkiye Cumhuriyeti devletinde faize dayalı kurgulanmış yani borca dayalı para sistemi içinde bulunduğumuz sistem.

 

Neden?

 

Parayı ilk önce piyasaya Merkez Bankası veriyor. Merkez Bankası özel bir şirket, para üretiyor ve faiz karşılığı satıyor bankalara. Bankalarda onu alıp katbekat defalarca iş dünyasına satıyor. Dolayısıyla para eşittir borç oluyor. Biz bu borca dayalı para sistemini istemiyoruz. Çünkü borç faizden dolayı borç oluyor.

 

Bunun alternatifi nedir?

 

Merkez Bankası'nın tek ana görevi var oda fiyat istikrarı. Merkez Bankası'nı önce devletin kontrolüne alacaksınız. Sonra iki görevini eş zamanlı yapacak: fiyat istikrarı ve para istikrarını sağlayacak. Ne kadar mal ve hizmet varsa bunları karşılayacak kadar piyasada paranın varlığını temin edecek. Bu iki görevi devlet adına, yani bizler adına yapacak. Bunu sağlamak da gayet kolay Merkez Bankası ve Bankacılık kanununda yapılacak birkaç değişiklikle bu sistem yerli yerine oturur. Şu anda bu sistem. başta esnaf olmak üzere mal ve hizmet üreten herkesin tepesine çökmüş durumda, ve herkesi sistemin dışına itiyor,öteliyor. Sistemin dışına ittiği anda suçlu oluyorsunuz. O suçluluk psikolojiyle devlet kendisini dokunulmaz, sorgulanamaz pozisyona koyuyor. Halbuki devlet bir işletmenin çalışanından %38 vergi alıyor, bankalar yüzde minimum 15 finansman maliyeti alıyor. Devlet izin vermese bankalar bunu yapamaz. Herkese kredi kartı vermişler ve 5 milyon kredi kartı mağduru oluşmuş. Her insan bir aile demek, nereden baksanız 20 milyon insanı etkileyen bir sıkıntıdır bu. Faizin mutlaka kaldırılması gerekiyor.

 

ALIM GÜCÜ YÜZDE 60 ARTAR

 

Son günlerde yine asgari ücretliden alınan vergiler gündemde. Vergi politikasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

 

Bugün devlet vatandaştan gelir vergisi ve diğer vergiler toplamı %38 vergi alıyor. Bunlar neden bu kadar yüksek çünkü 2045 yılına kadar borçlanmışız faizi ödüyoruz. Devlet parasının sahibi olursa vergi almasına gerek yoktur. Çünkü devletin ürettiği hizmet o paranın içerisinde zaten hesaplanır. Dolayısıyla vergi politikasının kökünden değişmesi gerekiyor. Vergi politikası adeta zulüm politikasına dönüşmüş KDV ÖTV gibi vergiler. Harama hile katmak gibi. Devlet eğer para istikrarını sağlayacak bir mekanizma kurarsa vergiler sadece piyasadaki para miktarını dengelemek için kullanılabilir. Siz sadece belirli mallardan muvakkaten vergi alabilirsiniz. İki sene boyunca şu oranda vergi alacağım diyebilir ve iki sene sonra bu kesilir. Böyle sürekli vergi olmaz.

 

Dünyada bunun örneği var mı?

 

Dünyada değişik mallardan vergi alınmadığı ülkeler var. Herkes kendi ekonomik sistemine göre vergi rejimi uyguluyor ama Türkiye'de en zalim olan uygulanıyor. KDV koyuyorsun, bunu zengin de fakirde aynı oranda veriyor. Dolaylı vergilerin oranı %75. Yani muazzam bir vergi adaletsizliği uyguluyorsun, buna mukabil 5 milyar borcu olan bir holdingle uzlaşıp 800 bin TL vergi alıyorsun. Aradaki farkı ise uzlaşamayacak olanlardan alıyor devlet. Vergiyi tabana yayıyor, örneğin trafik cezası ile alıyor. Tepeden alamadıklarını tabana bölüyor. Bunlar yanlış.

 

Geçen yılki seçimlerde bağımsız milletvekili adayı oldunuz ancak oy oranınız yeterli olmadı. Meclise girseydiniz ilk icraatınız ne olurdu?

 

Faizin sistemden kaldırılması için elimden gelen her şeyi yapardım. Faiz kaldırınca bu vergiler toptan değişir.

 

Diğer vekillerden destek bulur muydunuz?

 

Diğer siyasetçiler tarafından desteklenmek önemli değil ama taban bunu anlardı. İnsanlar, "Evet, aslında devlet biziz ve bunların düzenlenmesi gerekir' dediği an değişimin başladığı an olacaktı.

Mesela,ben yaş itibariyle başörtülü zulmünün en ağır olduğu zamanları yaşadım üniversitede. Ama şu an başörtülü bakanlarımız var. Bunlar o zamanlar hayal bile edilemezdi. Şimdi de ben "Faizsiz mümkün. Devletin vergi almasına bile gerek yok" dediğimde insanlar bunu hayal bile edemiyor ama birlik beraberlik içinde "Hayır, niçin ödüyoruz” biz bunu dediğinde, milletin sırtından %60 ekonomik yük kalkmış olacak. Alım gücü %60 artacak.

Kaynak: Kepeng Dergisi