JustPaste.it

Tuncer Bakırhan: Ortadoğu’nun demokratikleşmesinin anahtarı Sayın Öcalan’ın perspektifidir

 

HABER MERKEZİ

 

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Önder Apo’nun ortaya koyduğu manifestonun hem Kürt sorunun çözümünün hemde Ortadoğu’da barışın ve demokrasinin inşasının yegane yolu olduğunu söyledi.

 

DEM Parti (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Arap Dünyası Sosyal Demokratlar İttifakı Kongresi’nda yürütülen tartışmaları, Rojava modelini, Türkiye’deki demokratikleşme sürecini, Ortadoğu’daki sorunların çözümünü ve Önder Abdullah Öcalan’ın manifestosunun halklar için önemini Rojnews’e değerlendirdi.

 

Kongrede Kürt ve Filistin meselesinin öne çıktığını vurgulayan Bakırhan, “Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu manifesto, hem Kürt sorununun çözümü hem de Ortadoğu’da barışın ve demokrasinin inşası için tek çıkış yoludur” ifadelerini kullandı.

 

Halkların Rojava’da inşa edilen modeli yakından izlediğini belirten Bakırhan devamla şunları ifade etti: “Çünkü orada özgürlük, adalet, hak ve demokrasi var; eşit ve ortak bir yaşam var. Eğer Türkiye’de demokratikleşme süreci ilerlerse, bu Ortadoğu’ya da yansır. Ancak çözüm gerçekleşmezse, yüzyıllık sorunlar yeniden devam eder.”

 

Rojnews’in DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı şöyle:

 

Arap Dünyası Sosyal Demokratlar Kongresi’nde atmosfer nasıldı, hangi konular tartışıldı ve temel gündem maddeleri neydi?

 

Konferans oldukça önemliydi; hem Ortadoğu’dan, Avrupa’dan hem de Kürdistan’ın dört parçasından birçok kurum ve örgüt temsilcisi katıldı. Konferansın temel gündemi Ortadoğu’ydu. Kürt ve Filistin meselesi en çok öne çıkan konular arasındaydı. Özellikle Filistin ve Kürtlerin hakları gündeme taşındı, Rojava önemli bir başlık olarak öne çıktı. Ayrıca Sayın Öcalan üzerindeki tecrit tartışıldı; Türkiye’deki gelişmeler de kongrenin diğer önemli gündemlerinden biriydi. Biz de görüşlerimizi üç dilde ifade ettik. Özellikle yurtdışındaki kurumlarla birlikte Türkiye’deki süreç üzerine değerlendirmeler yaptık ve herkesten destek talep ettik.

 

Ortadoğu’da birçok savaş ve çatışma var. Özellikle Kürdistan topraklarında. Peki bu konferansların ve toplantıların savaşları ve istikrarsızlığı engellemedeki önemi nedir?

 

Ortadoğu’daki sorun açıktır. Yüzyıllar önce hegemon devletler bu coğrafyayı parçaladı; Kürdistan da dört parçaya bölündü. Filistin-İsrail sorunu da aynı şekilde ortaya çıktı. Tekçi rejimler kuruldu ve bu rejimler bugüne kadar sorunları sürdürdü. Çünkü bu rejimler demokrasiyi bu ülkelere taşımadı, bu yüzden sorunlar devam etti. Artık bu rejimler sürdürülemez hale geldi, çünkü özgürlük ve demokrasi yok. İnsanlar haklarını ve kültürlerini savunuyor ama hedef alınıyorlar. Bir yüzyılın ardından yeni bir çözüm gerekiyor.

 

Sayın Öcalan, tüm Ortadoğu için yeni bir manifesto sundu. Çünkü onun dediği gibi, geçen yüzyılda sorunlar çözülmedi aksine kangrenleşti. Dolayısıyla bugün ve gelecekte demokratik bir birlik inşa edilmesi gerekiyor. Şimdiye kadar Sayın Öcalan dışında Ortadoğu için çözüm ve perspektif ortaya koyan olmadı. Otoriter rejimlerin tüm perspektifleri tekçi oldu; bu da sorunları çözmediği gibi emperyalizme zemin hazırladı. Bugün Filistin-İsrail meselesi ortada. Kürtler de yüz yılın ardından kendi kültürel, kimliksel, siyasi ve idari haklarını elde etmek istiyor. Biz bugün Süleymaniye’de bulunuyoruz ama örneğin İran’da da durum benzer; demokrasi olmadığı için halk memnun değil. Çünkü halklara hizmet eden bir ekonomi politikası yok, tam tersine ülkelerin bütçesi silaha gidiyor. Yüzyıl önce kurulan bu rejimler halklara çözüm sunmadı; sorunları derinleştirdi. Savaş devam ediyor ve emperyal güçler bunu müdahale gerekçesi olarak görüyor.

 

Fakat bugün ve gelecekte Sayın Öcalan’ın sunduğu yeni manifesto bu savaşlardan çıkışın yoludur. Her devlet kendi bünyesinde yaşayan halkların kültür ve farklılıklarını kabul etmelidir. Konferansta da bu konular geniş şekilde tartışıldı ve ciddi değerlendirmeler yapıldı. Eğer Türkiye’deki süreç ilerlerse, Kürtlerin Suriye’deki hakları da kabul görecek, demokrasi hem Türkiye’ye hem de Suriye’ye taşınacaktır.

 

Konferansta Rojava modelinin önemi nasıl ele alındı?

 

Konferansta Rojava heyetine büyük bir ilgi vardı, herkesin dikkati onların üzerindeydi. Çünkü orada 13 yıldır demokrasi uygulanıyor ve tüm toplulukların hakları korunuyor. Komünal demokrasi mevcut; şehirlerde meclisler var ve bu meclislerde tüm halk temsil ediliyor. Ortadoğu’nun Rojava modelini kendisine örnek alması gerekiyor. Demokrasinin geliştiği yerde savaş, ölüm, yıkım olmaz.

 

Rojava’daki sistem, olumlu ve gerçekçi bir örnek olarak değerlendirildi. Çünkü bu sistem halkın güvenini ve inancını kazanmış durumda. Harap bir Suriye içinde, Rojava adeta yeşeren bir gül gibi. Rojava sistemi, kapitalist modernitenin adaletsiz düzenine karşı bir alternatif oldu. Bu nedenle herkes dikkatini Rojava heyetine ve Rojava modeline yöneltti.

 

Savaşın ve inkârın çözümü, ortak yaşamın yolu Rojava’dır. Kadınlar, halk ve gençler bu modelden memnundur. Çünkü adaletin, hukukun olmadığı yerde savaş ortaya çıkar. Ortadoğu’daki sorunların çözümü modeli Rojava’dır. Elbette bunda Sayın Öcalan’ın katkısı büyüktür. Çünkü Rojava’da inşa edilen Demokratik Ulus modeli, Sayın Öcalan’ın perspektifidir; onun mücadelesinin sonucudur. Sayın Öcalan’ın mücadelesi ve fikirleri Rojava’da hayat buldu.

 

Bu Konferans Ortadoğu’daki farklı halklar için bir zemin olabilir mi? Bir alternatif sunabilir mi?

 

Konferansın zemini çok öğreticidir. Din ve insan neden vardır, insanlar neden demokratik bir ortamda kendi dili ve inancıyla yaşamak ister? Eğer bir halkın dili, inancı ve ekonomisi olursa bu, büyük bir örnek olur. Geçmiş yüzyıllarda rejimler her zaman halkların dillerini yasakladı, fakat bugün Rojava’da herkes kendi kültürü, inancı ve diliyle yaşayabiliyor.

 

Önder Öcalan, Kürt sorununun çözümünün aynı zamanda Türkiye’deki tüm sorunların çözümü olduğunu söylüyor. Peki Türkiye’nin demokratikleşmesi, Ortadoğu’nun da demokratikleşmesi anlamına gelir mi?

 

Evet, eğer Kürt sorunu Türkiye’de çözülürse bu, Suriye ve Ortadoğu’da da çözüm olacaktır. Eğer çözülmezse yüz yıllık sorun yeniden devam eder. Bu nedenle herkesin dikkatini Rojava’da inşa edilen modele vermesi gerekiyor. Türkiye’deki süreç ilerler ve sorunlar çözülürse, Türkiye de kendi demokrasisiyle Ortadoğu için bir model haline gelir. O zaman herkes, “Türkiye’de Sayın Öcalan’ın sunduğu model Ortadoğu halkları için örnek bir modeldir” diyecektir.

 

Bu sürecin başarıya ulaşacağına dair inanç ne düzeydedir? Eğer başarıya ulaşırsa inkâr sona erip temel bir anayasa değişikliği olabilir mi?

 

Bu süreç Türkiye hükümeti için de, Türkiye halkları için de büyük bir fırsattır. Eğer çözüm gelişirse Türkiye tüm renk ve sesleriyle birlikte yaşamaya devam edecek, herkes kendi kimliğiyle bu topraklarda özgürce yaşamını sürdürecektir. Eğer süreç ilerlerse bu, Ortadoğu için de iyi bir model olacaktır. Şüphesiz bu sürece inmasaydık, bu kadar çabada sarf etmezdik. Sayın Öcalan’ın çağrısından sonra Türkiye’de yaşayan tüm halk ve topluluklarla yaklaşık 2 bin halk toplantısı gerçekleştirdik. Çünkü çözüm herkes içindir. Demokrasi temelinde bu sürecin başarıya ulaşması için çalışmak gerekiyor.

 

Biz halkımıza güveniyor ve inanıyoruz. Çünkü biz doğru olan için mücadele ediyoruz, doğru perspektif de bizimkidir. Biz bu çözümü sadece Kürtler için değil, Aleviler, Hristiyanlar, gençler ve tüm topluluklar için istiyoruz. Bugün sadece Kürtler değil, tüm ezilen halklar bunun için mücadele ediyor. Eğer süreç başarıya ulaşırsa hem Kürtler ve Türkler, hem de tüm halklar ve topluluklar fayda sağlayacaktır. Bu nedenle inancımız iktidara değil, halka dayalıdır. Biz bu temelde masaya oturuyoruz, çünkü çevremizde güçlü bir halk desteği var.