JustPaste.it

XERABÊ BAVA Katil izleri siliyor

Xerabê Bava’ya önceki gün belediye temizlik işçileri götürülerek, tahribatın izleri siliniyor. Operasyonun sona erdiğini belirten bir işçi, tahrip edilen taziye evini boyadıklarını, sokak ve ahırlarda ölen hayvanları ise toplayarak çöpe attıklarını söyledi.

27 Şubat 2017 Pazartesi | Haber

30846.jpg

Xerabê Bava’ya önceki gün belediye temizlik işçileri götürülerek, tahribatın izleri siliniyor. Operasyonun sona erdiğini belirten bir işçi, tahrip edilen taziye evini boyadıklarını, sokak ve ahırlarda ölen hayvanları ise toplayarak çöpe attıklarını söyledi. 

Ablukanın 14. gününe girdiği Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava köyünde, vahşetin izleri siliniyor. Askerler, Nusaybin Belediyesi’ne atanan kayyumu arayarak, köye temizlik işçilerinin gönderilmesini emretti. Asker kontrolünde köye giden temizlik işçilerinden biri, köyde karşılaştıkları manzarayı anlattı. 

Bazıları yakılmış, bazıları yıkılmış

Köydeki bazı evlerin yakıldığı bazı evlerin ise yıkıldığını belirten işçi, “Köyde çok fazla tahribat vardı. Yıkılan evlere biz dokunmadık ama öyle duruyordu. Köydeki evlerin duvarlarına JÖH-PÖH diye yazılamalar yapılmıştı. Boyalarla bize bunu sildirttiler. Yine taziye evini o zamana kadar karargah olarak kullandıkları için çok tahrip etmişlerdi. Orası da boyandı ve tahribat izleri silindi. Sokaklarda ve ahırlarda telef olmuş hayvanlar vardı onları da topladık, çöpe attık” şeklinde konuştu. 

Köydeki yurttaşların hala sokağa çıkmasına izin verilmediğini kaydeden işçi, 3 evin askerler tarafından karargah olarak kullanıldığına işaret ederek, “Bu üç evde normalde aileler tarafından kullanıldığını ancak askerler onları evlerinden çıkartmış ve kendileri kullanıyor” dedi. 

Gözaltında neler yaşadılar?

1958.jpg

Gözaltına alınan Xerabê Bava köylülerinden 23’ü 14 gün sonra serbest bırakıldı. Gözaltından çıkan köylüler, gözaltında yaşadıklarını anlattı. Durumu ağır olanların ve işkenceye maruz kalanların hala gözaltında olduğunu belirten köylüler, kendilerine sürekli ajanlık dayatıldığını söyledi. 

Evi ilk basılarak gözaltına alınan 60 yaşındaki Ebubekir Koçhan, zırhlı araçla İlçe Jandarma Komutanlığı’na getirildiğini belirterek, “Sürekli olarak bana baskı uyguluyorlardı; ‘ne gördünüz, kim geldi?’ diye, biz zaten bir şey görmemiştik. 14 gün de bu yüzden bizi gözaltında tutup ondan sonra bıraktılar” dedi. Koçhan, üst rütbeli bir komutanın gözaltında sürekli “Size çay kahve getiriyorlar değil mi?” diye alaylı konuşmalar yaptığını söyledi.

Hakaretleri işkenceden beterdi

Yaşadıklarını ağlayarak anlatan 70 yaşındaki Abdullah Doğan, “Hakaretleri, küfürleri işkenceden daha beterdi. Doğan, “Ben gözaltında daha çok köyü düşünüyordum. 4 çocuğum ve eşim evde kalmıştı. Hayvanlarımız ahırdaydı ne oldu bilmiyorum” dedi. Ağlarken yaşadıklarını anlatmakta zorlanan Doğan, “1990’lardan daha beter şeyler yaptılar” diyebildi. 

Sesini duyunca yere yığıldım

Gözaltında çıkanlardan 71 yaşındaki Aziz Gürgün, şunları söyledi: “Oğlumu döverlerken sesi geldi, ben yere yığıldım. Daha sonra bizi gözaltına aldılar. Beni bıraktılar ama oğlum hala gözaltında. Ben 71 yaşında bir insanım. 12 gün boyunca soğuk betonda uyuduk. Bize ‘Ajanlık yaparsanız sizi serbest bırakırız’ diyorlardı. Biz bir şey bilmediğimizi söylüyorduk. Gözaltına alındığımda eşimin kimliği masalarının üstündeydi sonra bırakılınca eşimin kimliğini istedim. ‘Kayboldu, git yenisini çıkar’ dediler.” 

Hasta komşusuna gittiği ziyaret esnasında gözaltına alındığını anlatan bir diğer köylü Ali Gürgün de 3 gün boyunca kaba dayağa maruz kaldığını söyledi. Gürgün, “Bana ‘Sen teröristsin’ dediler. Küfürler sayıyorlardı. Ahırı yakmışlar ineğim ölmüş. Şimdi kim kalmış, kim ölmüş bilmiyorum. Ne telefonumuz kaldı ne köye girebiliyoruz. 7 çocuğum ve eşim köyde. Köyde bütün ailemizdekilerin telefonlarına el konulmuş..” 

Abdi Aykut yürüyemiyordu

Gözaltında bulundukları zaman yanlarına Abdi Aykut’un getirildiğini kaydeden Şükrü Gürgün ise “Durumu çok kötüydü. Biz sesimizi çıkarttık hep birlikte Abdi Aykut’u hastaneye götürmeleri için. Biz hepimiz bağırınca götürdüler onu. Zaten yürüyebilecek durumda değildi” diye ifade etti. 

O fotoğrafları görmemek için

1959.jpg

Xerabê Bava köyünde gözaltına alınıp 14 gün sonra serbest bırakılan köylülerden Gülbahar Toy, “Gözaltında bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri kişilerin cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görmemek için uyuyor gibi yapıyordum” dedi. 

Gülbahar Toy (30), gözaltındayken yaşadıklarını anlattı: “3 kadındık, diğerleri erkekti. Köylülerimizle birlikte aynı koğuşta kaldık. Ben Türkçe bilmediğimi söylüyordum ama inanmıyorlardı. Bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri insanların cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görünce çok üzülüyorduk. Ben görmemek için uyuyor gibi yapıyordum. Beni işaret edip ‘Ne yapıyor’ diye soran askerlere köylülerim uyuduğumu söylüyorlardı. Bizim için heyetin köye girmeye çalıştığını duyunca çok sevinmiştik, duygulanmıştık. Köyü merak ediyoruz.” Gözaltına alınanlardan 3 kişi önceki akşam adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadeleri ardından Şükrü Gürgün serbest bırakılırken, Behçet Koçhan ve Hatip Tunç, sevk edildikleri mahkeme tarafından “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.

 

Günlerdir köylerinin yolundalar

Nusaybin’in Xerabê Bava köyünden olan ve günlerdir köylerine gidişlerine izin verilmeyen yurttaşlar, köy yolunda bekliyorlar.

Yakınlarının durumundan endişe ettiklerini, köyde hala askerlerin bulunduğunu söyleyen Behiye Doğan, “Köyde şimdi benim kız kardeşim ve çocukları var. Erkek kardeşimin de çocuğu var. Onların telefonu olmadığı için onlarla konuşamıyorum ama çok yakında olan bir evde olan tanıdıklar üzerinden haber alabiliyoruz” şeklinde konuştu. Doğan, kendilerinin de köye girişlerinin engellendiğini belirterek, “Asker geçişimize izin vermiyor” dedi. 

Bir evlerinin Nusaybin’de bir evlerinin de köyde olduğunu söyleyen Delal Doğan, “Tek başına kalmış eşim orada. Susuz mu aç mı bilmiyorum. Eşim Nusaybin’de duramadığı, köyde nefes alabildiği için orada kalıyoruz genelde. Benin oğlum ameliyat için Diyarbakır’a gittiği için ben de orada değildim. O tek başına oradaydı. Konuşamıyorum da. Telefonuna askerler mi el koydu yoksa şarjı mı yok onu da bilmiyorum. Ne oldu bilmiyorum” diye konuştu.

 

Karakolda kalsaydı ölebilirdi

 

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alınan ve işkence edilmiş fotoğrafı yansıyan Abdi Aykut’un Mardin Devlet Hastanesi Plastik Cerrahi Polikliniği’nde tedavisi sürüyor. Aykut ile görüşen kızı ve avukatı hayatin tehlikesinin sürdüğünü belirtti. 

Avukatı Rıdvan Alp, Aykut’un konuşmakta zorlandığını ifade etti. Gözaltındayken yalnızca pansuman amacıyla hastaneye götürüldüğü bilgisini veren Alp, “İlk kez Jandarma karakolunda gördüm. Durumu çok kötüydü. Orada kalsaydı kesinlikle ölürdü” dedi. Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “O teröristlere ev sahipliği yapıyor” şeklindeki sözlerine de dikkat çeken Alp, “Dosyada gizlilik kararı var. Bilgi alamıyoruz. Gözaltı süresi 14 gündür. Bu süre bittikten sonra bilgi alacağız” diye konuştu.

Günlerdir bekleyiş içerisinde olan Abdi Aykut’un eşi Vetha Aykut, eşini görmesine izin verilmediğini kaydetti. Aykut, “Zaten öncesinde hasta biriydi sonra bu işkencelerle ne hale geldi bilmiyoruz. Zaten evimizin yakıldığı söyleniyor. Keşke orada olsaydım” dedi. 

Savcılık izniyle babasıyla görüşebilen Şehriban Aykut, kapısında askerlerin beklediğini ve üzerindeki eşyaların alındığını ifade ederek, şunları aktardı: “Babam zar zor konuşuyordu. Hatırlamıyor çoğu şeyi. Sancısı var, yarası çok kötü. Elmacık kemiği kırılmış gibiydi, yanağı açılmıştı.” 

Aykut, babasının zor konuştuğunu, bir ara öldüğünü düşündüğünü gözyaşı dökerek anlattığını dile getirdi. 

Ailenin başvurusu üzerine hastaneden bilgi almaya giden Mardin Tabip Odası Başkanı Zeki Uzun da “Edinebildiğim bilgilere göre, göğüs kafesi boşluğunda kan birikmiş. Travmaya bağlı Hemotorax (Tüp ile bölgedeki kanı alma) tedavisine başlanmış” diye konuştu. 

 

Heyetin geçişine izin yok

1960.jpg

Ablukayı kırmak için girişimlerde bulunan heyet yine engellendi. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, HDP’li vekiller İbrahim Ayhan, İmam Taşçıer ve Leyla Birlik’in bulunduğu heyette yer alan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Nusaybin ilçe binasında açıklama yaparak, “Bu köy tarihi yapısıyla biliniyor. Fakat hükümet yetkilileri evlerin altındaki mahzenleri, bodrumları bile hala bir sığınak olarak gösterecek cahil söylemler içerisinde” dedi. 

İşkence fotoğrafını sahiplenen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ilişkin de konuşan Yıldırım, “Abdi Aykut’un açık işkence gördüğü resimlerini gösterirken, Erzurum’dan bize cevap veren İçişleri Bakanı bir insanlık suçu işlediğini itiraf etmiştir. İşkence yaptığı kişinin de bir köylü olduğunu kabul etmiştir. Hiçbir devlet yetkilisi bir yurttaşa işkence edemez” diye ifade etti. 

 

  MARDİN